22 Haziran 2012 Cuma

Haftasonu kahvaltı keyfi aşkına, fırında ekmek arası lezzetler...

Haydi yine iyiyiz, bir hafta daha sona erdi, geldi Cuma... En uzun günü atlatmışız, günler artık kısalıyor ama akşam olmak bilmez değil mi bugün? Bu tarifi yazarken haftasonu kahvaltı keyfini düşleyelim, hem de sadece bir tarif ve bir kaç kare fotoğraf ile Pazar kahvaltısını iple çekelim istedim. 


Bir minik baget ekmek ve alışageldiğimiz kahvaltılıklar ile yani içine kahvaltılık namına evde ne varsa koyabileceğiniz bu fırında ekmek arası lezzetler çıktı geçen hafta ortaya, hani olur ya insan aklında bir şey ile uyanıverir işte tam o modda! Yaptım, pişirdim, yedim, rahatladım; sıra sizlerle paylaşmakta!


Malzeme listesi yok, aklınıza ne gelirse, elinize dolaptan ne geçerse, canınız uyanınca ne çekerse ekleyebilirsiniz arasına...

Fırını düşük ısıda ısıtın, bu sırada ekmeğinizi verev ama ayrılmayacak şekilde kesin, ekmeğin üzerini yağlayın. Ardından arzu ettiğiniz malzemeleri kesiklerin arasında itina ile yerleştirin, isterseniz benim yaptığım gibi taze baharat ile çeşnilendirin. Ben domates ile uyumunu sevdiğim için taze kekik tercih ettim.


Sonra 8-10 dakika, şöyle peynirler eriyene kadar fırında ısıtın.

Bu sırada da yumurtanızı pişirebilir, ağız tadıyla uzun uzadıya bir kahvaltı için hazırlıklarınızı tamamlayabilirsiniz.

Bir kaç dakika ve şık bir sunum ile lezzet dolu bir kahvaltı işte karşınızda, soğutmadan tadına vara vara yiyip keyif yapabilirsiniz artık!


Bu tarif hem kahvaltı, ekmek arası lezzetler kategorisinde etiketlenebilir hem de ofiste “hep kadınlar için zahmetli tarifler hazırlama biraz da biz bekar erkekleri düşün” diyen iş arkadaşlarıma gelebilir. İşte yeni etiket budur, “bekar - öğrenci adam tarifleri”! Haklılar valla, “bu blog kadınları ilgilendirir” diyordum ama meğer erkek yemek severler de varmış takipçiler arasında, bir bir su yüzüne çıktılar, isyan bayrağını açtılar.

Keyifli bir haftasonu geçirmeniz dileğiyle, afiyet olsun!

20 Haziran 2012 Çarşamba

Taze baharat kattım, poğaça hamuru yaptım!


Aç da olsam tok da olsam, Kadıköy çarşısının yarattığı his hep aynıdır bende, kendimden geçerim ağzım sulanır; bir türlü engel olamam kendime, hiç denemediğim şeyler alabilirim oradan (bkz. demirhindi, yıldız meyvesi, kumkat kurusu vb).Geçtiğimiz Cumartesi günü, işte bu hisler ile, taze yeşil baharat  alırken (aslında reyona saldırırken) buldum kendimi birden. Çok sık almazdım eskiden artık taze kekiğe dadandım mesela, hep Home TV yüzünden. Ete, tavuğa, balığa, salataya her şeye uyum sağlıyor. Maydanoz, nane zaten vazgeçilmezlerim; taze pırıl pırıl yapraklı fesleğen bulursam da asla “hayır” demem. (Bulgur pilavına bir yakışır ki sormayın.)


Annemin bir poğaça hamuru tarifi vardır, gittiğimde hep derin dondurucuda minik parçalar halinde olur, hemen çözdürür misafir gelecekse ya da akşam üzeri keyifle çay içilecekse ailece pişiriverir. İşte o hamuru denedim bu bahsettiğim yeşillikler ile yani taze baharat ile... Yine nereden nereye, tarife geçmem belki de en iyisi!

Taze baharatlı poğaça hamuru için malzemelerimiz;
  • 2 su bardağı taze baharat (Maydanoz, nane, kekik, fesleğen)
  • 2 su bardağı un
  • 2 yemek kaşığı sirke
  •  ½  çay bardağı zeytin yağı
  • 1 yemek kaşığı tepeleme margarin (oda sıcaklığında erimiş)
  •  ¼  çay bardağı su
  • 50 gr peynir (hamura eklemek için)


Baharatı iyice yıkadıktan sonra ince ince doğrayın, kokuları birbirine karışsın, belirgin şekilde tane tane kalmasın, aynı gavurdağ yapar gibi.


Tüm malzemeleri bir kapta karıştırın ve iyice yoğurun. 


Ardından dinlenmesi için streç filme sarıp buzdolabına koyun veya kolay çözülebilecek parçalara ayırarak derin dondurucuya atın, böylece kısa bir süre sonra gelecek misafirden haberdar olduğunuzda ya da arkadaşlarınıza giderken şipşak poğaça yapabilir ve “aman da ne marifetli şu kadın” iltifatlarından keyifle işitebilirsiniz. (Annem sağolsun!)


Ben ne yalan söyleyeyim kolaya kaçtım; hamuru denemek, o baharatların tadına varmak için acilen, açmadım un serpip de tezgaha, arasına peynir koyup da poğaça yapmadım. Onu da yapacağım! Ama minik toplar hazırladım, mini minnacık. Sonra yağlı kağıt serdiğim tepsiye dizdim onları ve önceden ısıttığım 160 C o fırında 20 dakika – geçmek bilmeyen bir yirmi dakika – boyunca pişirdim. Ara ara kolaçan etmeyi de ihmal etmedim tabi, hamurunda peynir var ne de olsa yansın istemem.


Minik poğaça hamurundan tuzlu kurabiyelerim pişerken gelen telefon ile, hani derler ya neye niyet neye kısmet, kendimi elimde bir kutu kurabiye ile zili çalarken sonra da çeyiz açarken buldum birden bire... İşin özeti şu, bu poğaça hamurunu hazırlayın dursun dolapta, elbet çıkar bir kısmetlisi, benden söylemesi!


Sofralarınız renk dolsun, afiyet olsun!

18 Haziran 2012 Pazartesi

Gevrek ve Karamelize, Misket Limonlu Kurabiye...

Uzunca bir süredir cumartesilerin bana ait geçmesi halini unuttum ben, bir buçuk sene boyunca her Cumartesi iş güç peşindeydim. Ama son bir kaç haftadır artık Cumartesi mesaileri seyreldi, ilk başta afalladım, uykuyu sevmem zaten ama bu kadar boşlukta bünye ne yapacağını şaşırdı. İlk haftayı pek çok kadın gibi kuaförde geçirdim, dükkan dahilindeki her tür hizmetten faydalandım, hatta saçlarıma bu yaşımda ilk defa bir ışıltı (bu terimi de kuaförde kaptım) bile kattım. Ama her hafta da böyle geçirilmez ki, eminim geçirenler vardır ama ben? İkinci hafta aile, arkadaş derken bir gün içinde uzunca süredir görmediğim herkesin kapısında bitiverdim. Eee, sırada? Ne yapardım ki ben eskiden?

Bu hafta kendimi oyalama başlığı altında Kadıköy’e gittim, takım elbiseden başka bir şey giymeyen benim zevkim bir hayli körelmiş ki, onca rengarenk vitrine neredeyse eli boş balık pazarına indim. Millet mevsim renklerini kıyafetleriyle üzerinde taşımak isterken ben balık pazarında kendimden geçip mutfağıma, tabağıma taşıdım o güzellikleri. İşte bu limon, misket limonu... Tadı da adı gibi keyifli!


Misket limonu deyince aklıma önce somon geldi, sonra levrek ama daha önce deneyip de paylaşma fırsatı bulamadığım misket limonlu kurabiyeyi yapmaya karar verdim. Mis kokulu, hafif ekşi ama gevrek, karamelize bir kurabiyenin tarifi var bugün burada, malzemelerimiz:

  • 1 adet misket limonu (kabuğu ve suyu kullanılacak)
  • 1 adet yumurta
  • 1 yemek kaşığı tepeleme margarin
  • 2 çay bardağı esmer şeker
  • 2,5 su bardağı un
  • 1 paket kabartma tozu
  • Ceviz veya Fındık (Süslemek için)

Misket limonunu bulduk ya suyundan, kabuğundan her halinden faydalanacağız. Tüm malzemeleri bir kapta bir araya getirdikten sonra, öncelikle misket limonunun kabuğunu rayihasını kurabiyemize aktarması için rendeleyeceğiz, ardında da suyunu bir güzel sıkıp kurabiye hamuruna ekleyeceğiz.


Unutmadan, çıkacak suyu, rendelenecek kabuğu kalmayan limondan geri de kalanları bu yaz sıcağında – üstelik fırının çalıştığı bir mutfakta-  ferahlamak için içme suyuma kattım, bir tat verdi ki suya sormayın, bulursanız mutlaka siz de deneyin...


Tüm malzemeyi kabın kıyısında kenarında un kalmayana kadar yoğuruyor ve pamuk gibi yumuşacık, mis kokulu bir hamur elde ediyoruz. Yoğurduk yoruldu(k), şimdi onun kendini, bizim de mutfağımızı toparlamamıza yarım saat kadar izin veriyoruz.


Fırını önceden ısınması için 160 C o ye ayarlıyoruz. Hamuru un serptiğimiz tezgahta oklava ile açıyoruz ve ister kalıp, ister bir su bardağı yardımıyla şekilli olarak kesiyoruz.  


Yağlı kağıt serdiğimiz fırın tepsisine kurabiyeleri yerleştiriyoruz. 


Önceden ısınan fırında ara ara kontrol ederek 15-20 dakika süre ile pişiriyoruz.


Bir limon ile nereden nereye... Duyularımızın açık olması sayesinde minnacık bir limon bile bizleri tetikleyip, ilham kaynağı olup bizi mutfağa sokabiliyor işte, görüyorsunuz. İlham dolu, üretken ve keyifli bir hafta geçirmeniz dileğiyle...
Afiyet olsun!
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...