Meğer işe giderken, Dikilitaş'ta her gün önünden geçtiğim yer bir okulmuş... Kapı girişinde “mihenk taşı” misali her bir dönüm noktasının fotoğrafı... Ben ülkemizde bunca başarısı olan, böyle genç bir şef olduğundan habersizdim bugüne kadar; meğer 2009 yılında Cumhuriyet’imizin 86. yıldönümünde Cumhuriyet resepsiyonuna davet edilmiş, meğer 2005 yılında “Avrupa’nın en iyi genç şefi madalyası”nı kazanmış, meğer Avrupa’da Michelin yıldıza sahip bir restorantta çalışıp çeşitli yabancı zincir işletmelerin şefliğini yapmış...
Yemeklerine, mutfağına gelince ise; çok disiplinli, şeflik onun işi, bizim gibi aşk yaşamıyor tarifleriyle, o bir bilim adamı edasıyla yaklaşıyor sebzelere meyvelere, kimyasından hareket ediyor. Önlüğünü çıkarınca şefliği de son buluyor. Yadırgayabilirsiniz evet ama tarzı bu ve başarısını da buna bağlıyor. Zaten okulu Chef’s Table’ı da Türkiye’de ilk defa yemek yapmayı öğretmekten öte yemek yapmanın mantığını, kimyasını öğretmek için kurmuş Serkan Bozkurt.
Şef’in masası (Chef’s Table) ne derseniz? Metal aksamlı “U” şeklinde 16 kişilik teorik ve pratik eğitimin verildiği çalışma istasyonunun yanı başında, tam da mutfak koşturmacasına şahit olabileceğiniz yakınlıkta, 18 kişi oturma kapasiteli 4 metrelik ham meşeden bir masa... Pek çoğumuzun hayali belki de; uzun bir masanın çevresinde, geceyi güne bağlayacağınız sohbetler etmek arkadaşlarınızla ve yemek ama öyle doymak için değil sadece, ruhu da beslemek gerek elbette...Bir gün, neden olmasın?
Hayallere bir yana, mutfak sırlarından başladık, tariften tarihe daldık, durmadık mutfağa magazinel yaklaştık. Mesela yemeğe bir kompozisyon gibi yaklaştık; düşünün beyaz kağıt karşınızda hemen yazmazsınız değil mi tam tepesinden en aşağısına. İşte o güzelim beyaz tabaklar da aynı böyle kullanılmalıymış aslında, ikişer parmak her tarafından sunum kendini gösterecek şekilde tam ortaya... Nizam şart değil ama kendi için bir düzeni var mutlaka! Derken derken zeytinyağlıyı, yumurtayı, mutfakta hijyen kurallarını ve yıkama-pişirme tekniklerini dinledik, et ve pişirme metotları üzerine görüşmek üzere söz aldık!
Sohbet ettik ve yemek yedik. İnsan daha ne ister! Sohbetimize eşlik eden ve benim gibi diğer blog yazarı arkadaşlarıma da ilham verdiğini düşündüğüm tatlara gelince, işte hepsi sırayla karşınızda...
Pancarlı humus yatağında kadayıfa sarılı marine karides (zencefil ve misket limonu turşusu ile)
Asma yaprağında fırınlanmış abagannuş
Beğendi krep üstü kuzu ızgara (karanfilli nar jölesi ile)
Soslu kırmızı biber yatağıda smoked/tütsülenmiş köfte
Safran soslu sebze üzerinde baklava yufkasına sarılı sudak balığı
Zencefilli kayısı sosu ile bitter terin ve frambuaz sorbet
Rakılı dondurma
Biliyorsunuz böyle komplike isimli restaurant tipi tariflere zaafım var, hal böyle olunca daha da keyiflendim, edindiğim bilgiler ve aldığım ilham da cabası... En kısa sürede kendim de deneyeceğim, üstümdeki pasdan sıyrılacağım, kendime söz verdim. Üstelik ülkemizin genç yeteneklerinden olması bir yana, uzun süre sonra hayalleri peşinden koşan akranım biri ile tanıştım. Profesyonellik (galiba) benden geçti ama amatör ruhla yola devam etmek, bilgilerime yenilerini eklemek için ilk fırsatta bu sefer öğrenci olarak galiba ben Chef’s Table’ın yolunu tutacağım. Mesela restaurant tatlıları, neden olmasın?
Hayattan ,ilham veren tatlar almanız dileğiyle!
Not: Tüm fotoğraflar I-Pod "leme-leme" uygulamasında çekilmiş ve "pixlr-o-matic" ile düzenlenmiştir.
12 yorum:
Cok enteresan,,, orada olsaydim kesin ben de katilirdim... Böyle genc yetenekleri sonuna kadar destekliyorum.... Chef`s Table`yi bizlere tanistirdigin icin sagol canim benim... Sevgilerimle,
Her şey güzel olmuş ama şu rakılı donsurma çok ilgimi çekti. Nasıl bir tattır ki o?
Biz de deneyebilir miyiz. Yoksa tarifler gizli mi :)
Gelemediğim için üzüldüğüm bir etkinlik oldu. Çok güzel şeyler yemiş ve çok güzel sohbet etmişsiniz. Okul gerçekten de çok güzel ve Serkan Bey çok başarılı. Bir dahakine gidicem inşallah...
Çok ilginç sanırım tariflerin büyük kısmını aklımda bile tutamam da rakılı dondurma nedir :D
İŞTE BU SÜPPERMİŞŞŞŞ !!
oh oh oh oh muhteşem fotoğrflarla ne de güzel şeyler yapılmış harika....ben de istiyorummm :(
Kahve Dükkanı'ndan sevgiler...
Aynen hergün önünden geçip her geçişte merhaba dediğim gülen yüzlü şefim ellerinden çıkmış nefis tatlar o gün dersane toplantısı olmasaydı aranızda olacaktım
Yemeklerin görselliğinin güzelliğini seviyorum..sanat eseri gibi.. bu arad istridye kabuğu gibi tabak ne güzelmiş
Yemeklerin görselliğinin güzelliğini seviyorum..sanat eseri gibi.. bu arad istridye kabuğu gibi tabak ne güzelmiş
Süper.
Istanbul ne çeşitler barındırıyor.
hevesli anne Çiğdem
Şahaneymiş.. Lezzetler süper.. Sevgiler..
Ben de seni özlemişim Özge'ciğim ya. Bir aydır ilk defa bugün fırsat buluyorum iyi mi blog komşularımı ziyaret etmeye. Bir sürü iade-i ziyaret yapılacak. Bayram bahane olsun!
Yorum Gönder