“Bana iyi davranın, ben bir blog yazarıyım” işte t-shirtümde yazan bu! Evet ben bir blog yazarıyım ve hobimle çok mutluyum... Çevremdeki pek çok kişi blogumun yemekle alakalı olmasından dolayı bir gün profesyonel hayatta da kendimi bu dünyaya adayacağımı sanıyor. Buradan açıklayayım, HAYIR! İş-aşk bir arada yürümez, yemek bir gün işim olursa aynı heyecanı duymayabilirim, elim titreyebilir, içimdeki heyecan hırsa dönebilir ve kendime yeni bir hobi edinmek zorunda kalabilirim. Haydi al baştan!
Çok değerli bir büyüğüm bir zamanlar “cahil cesareti” ile
ilgili olarak bir hikaye anlatmıştı. Çok kıymetli elmasları asla işin piri
olanlara vermezlermiş; çırağa verirlermiş ki düşünmesin, eli titremesin, aklına
geldiği gibi ilk heyecanla elindekinin kıymetini tam olarak anlamadan kessin,
şekil versin. İşte o cahillik ile ilerlemek belki de en güzeli, asla “OLDUM”
dememek, hayatın her alanında...
Geçen hafta bu düşünceleri dile getirdim Meydan AVM’de biz
yemek blog yazarlarının katılımıyla gerçekleştirilen panelde... Özetle;
Soldan sağa: Tümay'ın Mutfağı , Dokuzuncu Bulut, Benhürüm, Damaktan Dimağa, Sütüme Sarelleme Karışma, Mine Mutfakta |
İki seneyi aşkın süredir blog yazıyorum, 7 seneye geliyor
kendi mutfağımın aşçısıyım... Hala ama hala annem gibi oturmuş, “onu en iyi
Özge yapar” dedikleri bir yemeğim yok! Annemin zeytinyağlı dolması gibi dillere
destan bir tarifim yok; belki de sürekli farklı şeyler demememden dolayı belki
de henüz o mertebeye gelmediğimden; bilmiyorum.
Evet blog yazmaktan keyif alıyorum, kendime ait bir zaman
yaratıyorum, bu kelimeleri burada sıralarken ondan başka bir şey düşünmüyorum.
Gerek kendi mutftağımda gerekse de bu fotoğraflarda gördüğünüz gibi gözlerim
ışıldıyor mevzu yemek olunca... Mesela dün akşam bir gün Anthony Bourdain ile
yemek yiyebilmeyi diledim! Elleriyle yemeğe yumulması, programında kendisine
eşlik edenler, arka sokaklarda tek masa sandalye yerler keşfedebilmesi hepsi
hepsi harika! Bir gün neden olmasın?
İnsan isteyince olur değil mi? Günlük hayattan arınmak için başladığım,
kime ulaşacağımı öngörmediğim bu yola çıkarken ben bile nereden bilebilirdim ki
ödül alacağımı, pek çok harika insanla tanışacağımı, mutfağın -arasına her geçen
gün yenilerini eklediğim sırf fotoğraf çekmek için kullandığım- kap-kacak ile
dolup taşacağını, AVM’de elimde mikrofon gülücükler saçacağımı, bir kitabın
parçası olacağımı...
Bana bir keyifli tecrübeyi yaşatan ARPR İletişim ve İpek
Ertorun Başar’a bu vesile ile teşekkür etmek isterim. Bundan üç sene önce AVM’nin orta yerinde yemek tarifi vereceksin, kendinden bahsedeceksin hatta arada garip bir heyecan ile sesin titreyecek deseler, “Hadi canım ne alaka”
derdim herhalde; ama bugün sırada ne var acaba diye merak ediyorum.
İnsan isteyince olur; düşleyin, isteyin, deneyin...
Keyifli, afiyette, dileklerinizin gerçek olduğu günler
dilerim.
10 yorum:
Bu yazının ardından blog yazmaya başlayan çok kişi olabilir :) Yazdıklarınıza ben de yürekten katılıyorum.Yeni başarılar, güzellikler olsun umarım sırada...
Çok güzel yazmışsınız, aynı heyecanı ben de yaşıyorum hem de bir erkek olarak. Mutfakla ilgili birşey alacağım zaman bloğu düşünüp ona göre seçiyorum. Ve dediğiniz gibi amatörce bu işi yapmak her zaman daha heyecan verici. İnsan her gün yeni bir şey öğreniyor. Sevgiyle kalın.
çok güzel bir yazı :) cahil cesareti anektodunu çok sevdim, hep aklımın bir kenarında kalacak. :)
başarılarının devamını dilerim canım. hayal etmekle başlıyor herşey sevgiler
İyi ki böyle bir hobi edinmişiz diyorum ve seninle aynı duyguları paylaşıyorum..
Sevgiler..
Tebrikler...
Kelimelerinle, keyfini, heyecanını nasıl güzel hissettirmişsin...
Daim olmasını diliyorum. Sevgiler :)
çok güzel ifade etmişsin duygularını...ayrıca tshirt süper
Yuppi supper!
Selam yazında da belirttiğin gibi biz blog yazarları arada kötü yorumlarla karşılaşsak bile biz birbirimizle mutluyuz .Biz paylaşmaktan , yorum yazmaktan , fikir alıp fikir vermekten , bazen üzüntümüzü bazen sevincimizi paylaşmaktan mutluyuz . sevgilerimleee hemden kocamanındannn :)))
Ne kadar güzel değil mi :)
Öncelikle tişörtüne bayıldım.
iş-aşk bir arada yürümez harika bir mantık, bu aklıma gelmemişti :)
Keyifli bir söyleşi olmuştur eminim Özge.
Yorum Gönder