21 Nisan 2012 Cumartesi

Pembe panjur değil derdim, turuncu tencere...

Hadi itiraf edin! Kaçınız ev işleri bir yandan tüm yoldan çıkmışlığı ile üzerinize üzerinize gelirken; diğer yandan çcocuklar çığlık çığlığa ilgi beklerken ya da sofranın hazırlanması ile salatanın, yan yemeklerin yapılmasının gerekliliği kabus gibi üzerinize çökmüşken, akşam yemeğini yaktınız? Rahat olun söyleyin biz bizeyiz! Cevap veriyorum, bende (henüz) vukuat yok ama ütü yaparken, sofra hazırlarken direkten dönmedim mi, çok döndüm. Ne deparlar attım iki üç metrelik koridorda! Evde koşulmaz derler bir de, külliyen yalan...

Bizim aksimize daha ekabir olan, dünyevi dertlerin arasında durup kendine vakit ayırmayı gayet iyi bilen Fransızlar işte bu koşturmacaya son vermek adına bir teknik bulmuşlar, yavaş pişirme... Varsın yemek pişsin, siz kahveniz elinizde derginiz/gazeteniz önünüzde, o la la la! Ne ala...


Çoğunun hayali pembe panjurlu bir ev iken benimki, dökme demir tencere, işte o malum turuncu tencere bu aralar gözdem, bir ağır sormayın hem kendi hem pişirmesi; ama o tat, o doku değer valla beklemeye... Ahım şahım yemekler bir yana basit bir tencere yemeği bile – mesela havuçlu bezelye- lezzetleniyor bu teknikle, zaten düdüklü ile anlaşamayan bana gün doğdu bu sayede...

Bezelye yemeği için malzemelerimiz;
  • 2 su bardağı bezelye
  • 1 adet  orta boy patates
  • 2 adet küçük havuç
  • 1 adet orta boy soğan
  • 1 yemek kaşık domates salçası
  • 1 yemek kaşığı acı chili sos
  • 2 yemek kaşığı sıvı yağ
  • Tuz-Karabiber
Alışık olmadığımız, yepyeni bir tarif değil elbette ama sırrı hem tencerede hem de acı sosta saklı. Tencereye yağı ve minik küpler halinde doğradığınız soğanı ekleyin, kısık ateşte soğanlar sararana kadar kavurun, ateş kısık olduğu için aslında yanması bile zor, endişe etmeyin.


Kavurmaya devam ederken, domates salçası ile acı sosu ekleyin. (Yazdan kalan son donmuş) bezelyeyi de ekleyip karıştırın ardından diğer sebzeleri de tencerenize ekleyip biraz sularını bırakmaları için karıştırın ve son olarak tencereye sebzelerin üzerini geçecek kadar su ekleyip arzu ettiğiniz baharatı da serperek tencerenin kapağını kapatın...


Şimdi elinize en sevdiğiniz kitabı alın ya da sevmediğiniz ütüleriniz derdine düşün; size kalmış ama bu yemeği yarım saat boyunca unutun, kapağı kapalı taşma derdi yok kısık ateşte kendi halinde, vitamini içinde pişsin dursun.


Acı sosa gelince, işte o yeni favorim!  Ellie Krieger' ın televizyon programında gördüm varsa Macro Center'da vardır dedim ve buldum bu Tayland’a has sosu. Kendisi chili biberinin, sirke ve sarımsak ile seyreltilmiş hali. Bir acı ki sormayın, ama bence pişmesi gerek, pişip acısını vermesi gerek! Her ne kadar onlar ağırlıklı deniz ürünleri ile kullansalar da bizim mutfağa uyarlandığında yana yakıla yenen yemeklerimin, acılı tavuk marinasyonlarımın, hatta gördünüz işte tencere yemeklerimin bile  vazgeçilmez eşlikçisi son zamanlarda! Denemeye, keşfe açık olmak gerek, muftak dipsiz bir kuyu...


Turuncu tencerem artık baş köşede, bundan sonra bana pişirmek/paylaşmak düşer, size de okumak. 
Damak tadınız daim olsun, afiyet olsun...

13 yorum:

Unknown dedi ki...

bende bej döküm tencere takımı aldım daha yeni. ben aldıktan sonra aldığım yerde bu turunculardan gördüm. acaba değiştirsem mi bilemedim. daha taksidi bitmediği için bu şansım var. bir de kırmızısını gördüm. o da çok albenili. güle güle kullan. bu arada hiç döküm tencerede pişirmediğim için tadını merak ediyordum söylediğin iyi oldu. denemek için sabırsızlanıyorum sevgiler

our twins of N.Y./SEYHAN dedi ki...

Ellrine saglik cok guzel gorunuyor. Tencerenin agir olmasi bile, lezzeti ile o acigi orttugune gore..:)
Keyifli pazarlar

LeylaK dedi ki...

yaa müthişş şimdi benim de rüyalarıma girecek, hayallerimi süsleyecek. ne güzel fotoğraf çekimi yapılır onunla :) ki yapmışsın da zaten. ellerine sağlık, daha nice güzel yemeklere :)

zeys dedi ki...

ne kdr guzemıs rengı benım de var bundan bır tane ama bej rengı cok kulanıslı severek kullanıyorum
bu arada blogunu yenı kesfettım, takıpteyım benımkıne de beklerım :) sevgıler...

http://zeysfashionroom.blogspot.com/

nurhan dedi ki...

bir aşçı kızı olarak bildiğim lezzetli yemeğin formülü ağır ağır pişmesinde ve dinlenmesinde gizlidir zaten. Yanma olayına gelince genelde akşam yemek vaktine yakın yapılan ve altı fazlaca açılıp acele edilen yemeklerde söz konusudur;) Eskiler sabahnamazdan sonra yemeğini koyarmış hem belki gün içinde gelen misafir olur hemen hazır yemek bulunsun diye hem de yemek ağır pişsin ve dinlensin diye ... ne güzel düşünmüşler...

GIA dedi ki...

En sevdiğim tencerem ve en sevdiğim acı sosum aynı posttaaaaaa:)))

Oglak Kizlari dedi ki...

Bu tencereleri merak ediyordum.
Teşekkür ederim.
Sizi mimledim, bir yarım saate gelip hediyenizi alabilirmisiniz?.

Mim işini sevmeyen ama sürdüren anne Çiğdem

can dedi ki...

harika

Tarifkolik.. dedi ki...

Tencere müthişmiş, yemeğinizde öyle yalnız ben fazla acı sevmem :) ellerinize sağlık..

Adsız dedi ki...

thanks, very good =)

ilhan dedi ki...

Çok güzel anlatmışsınız. Acı sosu bende çok seviyorum, dediğiniz gibi pişerken koymak gerekiyor ama herkes yiyemiyor. Ellerinize sağlık.

Adsız dedi ki...

İki yıldır keyifle kullanıyorum ben de. Özellikle et ve tavuk yemeklerinde birinci tercihim.
Ellerinize sağlık, sevgilerimle...

mutlu-serap dedi ki...

bayıldım. süper

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...