Bu aralar çok açım, ruhum tatmin olmuyor. Daha yeni tatilden
geldim, onlarca müze sergi gezdim; yok nafile hala gezip göresim çok. Yepyeni
tarifler öğrendiğim yeni dergilerim, kitaplarım var; yetmiyor ruhum daha fazla
okumak, daha fazla araştırmak istiyor. Yediğim önümde yemediğim arkamda
olmuyor, bu damak yepyeni şok edici tatlar ile karşılaşmadıkça tatmin olmuyor;
baharatçıya gidiyorum yeni tatlar buluyorum, bir sonraki yine yavan geliyor.
Eğitimler oluyor, dikkat kesilip dinliyorum, sokağa çıkınca “bu da bitti
sıradaki” diyorum. Dedim ya ruhum aç, ne yapsam olmuyor, 24 saat yetmiyor.
Uyumamanın bir formülü olsa ya uyumam okurum, yazarım, araştırırım. Öyle bir
açlık baş gösterdi bu aralar, doymak çok zor.
Bu yüzden kırk parçayım, çantamdaki anahtarı bulana kadar
bulmaca kitabından, not defterine, iş-güç evrakından, yemek tarifine her şey
dökülüveriyor tezgah üzerine! Halbuki bir yoluna sokabilsem işleri, bir sıra oluşabilse keşke ruhum da dinginleşecek,
zihnim de; haliyle ben de...
Her an herşey aklımda, işte bu gibi günlerde gelen etkinlik
haberleri oluyor maille. Baştan diyorum ki “o gün çalışıyorum” (bu arada bahse
konu gün Cumartesi) sonra inatlaşıyorum kendimle, “gitmeliyim, kendime
gelmeliyim, hep iş olmaz arada kendime vakit ayırmalıyım”. Böyle bir mücadele
sonunda geçen hafta kendimi EKS Mutfak Okulu’nda buldum işte, “Emsan ile YemekGünleri”nde... Ne de güzel oldu. Onca yetişemem düşüncesine, vaktinde aldım
soluğu istasyon başında önlüğümle...
Sadece markaları tanımak adına değil, hem günümüz hem de
geleceğim şeflerinden bir şeyler öğrenmek adına bu etkinlikler biz yemek
severlere o kadar güzel oluyor ki; hem kulağımıza bir kaç yeni bilgi küpe oluyor, hem de öğrenirken pişirdiklerimiz de cabası...
Bu keyifli günde neler pişirdik neler? Zeytinyağını tuz,
karabiber ve safranla iyice karıştırıp ince dilimlediğimiz balık filetoları
marine ettik ardından kereviz, portakal kabuğu ve pek çok sebze ile soteledik
ve sebzeli balık çorbası da diyebileceğimiz bouille a baisse hazırladık.
Yanına evde de yapmayı çok sevdiğim, pratik olduğu kadar
besleyici ve doyurucu tavuklu ve sebzeli noodle hazırladık.
Kesmedi, düdüklü de buğdaylarımızı haşladık, közlenmiş
kırmızı biber, maydanoz, nane ve yeşil soğanı ince bir şekilde doğradık ve
ceviz de katıp, mis gibi bir cevizli buğday salata yaptık. (Bu satırları yazarken de buğday
mutfakta pişiyor, yarın kendisi öğle yemeği olarak salata olup, işe gidiyor.)
Ardından enfes bir final için sufle hazırladık. En kısa
sürede tarifi ayrıca paylaşacağım, hem pratik hem de leziz; misafir gelmesine 5 kala elinizin altında
durmalı cinsinden...
Hepi topu 3 saat size bahsettiğim bu zaman dilimi ama işte
beni kendime getirdi. Aç ruhum üç saatliğine zırıldamayı kesti, kesti kesmesine
ama kapıdan çıktı gene başladı. Ne olacak benim bu halim? Nedir sizce tedavim?
Haydi ama “şımarıklık” demeyin! Daha çok görmeli, bilmeli, öğrenmeli halimi
susturacak çözüm nedir? Ya da susturmamalı, akışına bırakmalı ve yetişebildiğim
yerinden yakalamalıyım kendimi? Çözemedim gitti!
İşin özü kendime sadece kendime ve hobime vakit ayırdım diye o bir kaç saat çok
keyifli geçti. Bir yandan yemek pişirdik, bir yandan yepyeni ürünler ile
karşımıza çıkan Emsan’ı deneyimledik. Emsan Genel Müdürü Uğur Kaymak’ın bizzat
kolları sıvayıp bizlerle mutfakta çalışması, ürünleri deneyip anlatması,
görüşlerimizi alması ise hakikaten bir harikaydı. EKS ev sahipliğinde geçen bugün için
başta Emsan ve ajansları Aristo ve bize her gittiğimiz yepyeni şeyler aktaran Şef Eyüp Kemal Sevinç ile güleryüzlü ekibine çok teşekkürler...
Hayat öğrendikçe güzel.
Afiyetle günler dilerim.