23 Kasım 2011 Çarşamba

Şimdi yeni bir heyecan peşindeyim...

"Yediğimden feragat etmem, ama formuma dikkat ederim, yeni şeyler denemek isterim ama bir o kadar da çekinirim diyorsanız doğru yerdesiniz... Ne istersek yiyeceğiz, yenilikler deneyeceğiz, pişirip resimleyeceğiz, uydurup tarifler, elde kalan malzemelerden neler neler üreteceğiz. Bir de pratik öneriler ile hayatımızı renklendireceğiz, yazarken/yaparken yediklerimizi eriteceğiz..." dedim ve yola koyuldum, bir buçuk seneyi onlarca tarif, birbirinden güzel etkinlikler, kitaplar ve tanıştığım yepyeni kişiler ile renklendirdim.

Şimdi yeni bir heyecan peşindeyim, gelenekselleşen "Blog Ödülleri"nde ben de yer alayım istedim. Blog Ödülleri bir süre önce kayıt aşamasıyla başladı, deyim yerindeyse son dakikada bu heyecana dahil oldum. Şimdi ise 2 Aralık'a dek sürecek oylama sürecinin içindeyiz ve sizlerin desteği olmaz ise bu heyecan tamamlanmayacak ama ne yazık ki...

Gökten düşen 3 elma misali, farklı kategorilerde 3 adet oy hakkınız var, belki biri benim için olur. Heyecanıma eşlik etmeniz için tek yapmanız gereken https://www.blogodulleri.com/Ara/1854 linkini izlemeniz ve üyelik işlemlerini tamamlayıp "Sütüme, Sarelleme Karışma!!!"ya oy vermeniz... Unutmayın son gün 2 Aralık!!!

Afiyette kalın,

19 Kasım 2011 Cumartesi

Dünyanın en güzel, en lezzetli ananası!

Kaç yıl oldu bilmiyorum, belki üniversitedeydim; bunca senedir hayatımda bir site var "Stumble Upon". Arama motorlarına sürekli olarak ilgi alanlarınız ile alakalı kelimeler yazıp vakit kaybedeceğinize, bu sitede ilgi alanlarınızı işaretleyip, sadece onlar arasında ve sürekli olarak gezebiliyorsunuz. Bu site ile sadece internette “surf” yapmak ile kalmıyor, pek çok ülkeden işaretlenmiş , pek çok site ile yenilikler öğreniyor, ufkunuzu genişletebiliyor ve durmak bilmez bir öğrenme iştahı ediniyor ve sürekli olarak şaşırabiliyorsunuz. Eğer eve geldiğimde internette gezecek kadar lüks, kendime ayırabileceğim bir vaktim varsa, emin olun ben oradayım...

Böyle gezdiğim günlerden birinde, “Stumble Upon” bana evde nasıl ananas yetiştirilebileceğini gösterdi. İnanılır gibi değil, evde ananas yetiştirmek; tek yapmanız gereken biraz toprak ve bir adet ananas almak ve sonra da 24 ile 36 ay arasında beklemek! Evet, kabul ediyorum çok uzun bir süre ama pek çok salon bitkisi de bunca süre evimizde kendine yer edinmiş olmuyor mu? Üstelik bu bitki meyve verecek ve bize salonumuzun orta yerinde bambaşka bir deneyim yaşatacak. Kendi ananasını yetiştirmek, inanılır gibi değil! Görünce mutlaka denemeliyim ve paylaşmalıyım dedim, buyrun detayları...

Öncelikle yaprakları yeşil bir ananas alıyoruz ve tepesinden iki parmak kadar ölçerek kesiyoruz.

Ardından kestiğimiz kısım su içinde kalacak şekilde bir tabağa yerleştiriyor ve 3 gün boyunca güneş alan bir yerde filizlenmesi için bekletiyoruz. 3. Günün sonunda biz göremesek de filizlendiği söyleniyor ve su ilginç bir şekilde ara ara jölemsi bir hal alıyor.

3. günün sonunda seralardan, çiçekçilerden bulabileceğiniz 16 cm.lik bir saksı ile iç ve dış mekana uygun torf alarak ananas kökünü ekebilirsiniz. Tek yapmanız gereken saksıya toprağı dökmek ve biraz aralayıp içine ananası oturtmak ve ardından çevresine bastırarak sabitlemek. Haftada iki kere az sulamanın yeterli olduğu söyleniyor, toprağın nemli olması yeterli. Ayrıca bir faydası olur mu bilmiyorum ama ben can suyu olarak, o jölemsi suyu da döktüm toprağa.

Tebrikler! 3 yıl sürecek bir fen projesine böylelikle başlamış olduk; fasülye filizlendirmekten, balkonda maydanoz, fesleğen yetiştirmekten daha öte bir deneyim bu bence. Pek çokları gidip marketten almanın daha kolay olacağını düşünebilir elbette ama bu gelişimi görmeye değer bence! Bir filin hamilelik sürecinden bile uzun bir sürede dünyanın en güzel, en lezzetli ananasına kavuşacak olmak, harika... Neden mi dünyanın en güzel, en lezzetli ananası çünkü ben yetiştiyorum, deneyimliyorum ve emek harcıyorum.

Şimdi bu arta kalan kısmı nasıl değerlendireceğimi düşünmeliyim! Belki onun için de fikirler üretirim.

Keyifli günler dilerim.

14 Kasım 2011 Pazartesi

Keyifli bir portal ile keyifli bir çalışma...

Bakmayın siz sesimin soluğumun çok çıkmadığına, fırsat bulduğum zamanlarda “Sütüme, Sarelleme Karışma!!!” için ufak çaplı çalışmalara elverdiğince devam ediyorum. Çünkü blogum, mutfağım benim dinlenme, sakinleşme alanım... Pek çoklarının aksine ben mutfakta dinleniyorum; biliyorsunuz eskiden sıkıntıdan ne bulursam yerdim, şimdi çıkarıyorum sebzeleri neyin canımı sıktığını unutana dek doğruyorum, ince ince. Bazen ince doğramak için o kadar uğraşıyorum ki; bıçağa sebzeye odaklanmaktan, dünyayı unutuyorum kendi halimde...

Konu mutfak olunca ve karşıma değerli projeler çıkınca da haliyle “hayır” demek imkansızlaşıyor, mükemmel bir çalışma olması için insan keyifle uğraşıyor. “Türkiye'nin İlk Ev Yaşam, Dekorasyon ve Alışveriş PortalıEvmanya ile de işte tam bu tatta bir çalışma hazırladık bu ay. Alışveriş, magazin, rehber, evinizi dekore etmeniz için pratik öneriler, parlak fikirler, bloggerlardan öneriler, kampanyalar, mimari fikirler vb. ne ararsanız var Evmanya’da; üstelik birbirinden güzel mutfak aletleri, dekoratif malzemeleri de satın alabilmek cabası...

Neler yaptık peki? Evmanya E-dergi’nin Kasım sayısında okuyucuları için 6 sayfalık bir çalışma hazırladık. Ben mutfağımda sıklıkla kullandığım, hayatımı kolaylaştıran mutfak aletlerini anlattım. Sonra da onlardan faydalanarak hazırladığım, "pratik leziz öğünler" olarak adlandırılabilecek tariflerimi paylaştım...

Ne de olsa evimize de kendimizi de özen gösteriyoruz; sağlıklı yemekleri hak ettiğimiz kadar, yaşamak için elimizden geldiğince, kendimizce keyifli ortamları da hak ediyoruz.

Herkesin kesesine uygun ürünleri bulabileceğine ve dekorasyonda bu gidişle bir kaynak olacağına inandığım Evmanya ile böyle keyifli bir çalışma hazırladığımız için kendi adıma mutluyum, sizlerin de beğeneceğinizi umarım...

Keyifli, bulutlara inat güneşli günler dilerim.

5 Kasım 2011 Cumartesi

Lütfen lütfen lütfen... Mutlu bir bayram olsun!

İçimi ısıtan tariflere ihtiyaç duyuyorum son günlerde, kafam sürekli çalışıyor ve ben kendimi kalorili yiyeceklere vermiş haldeyim. En son ÖSS’ye hazırlanırken böyle yoldan çıkmıştım. Her daim çalışan bir kafayı beslemenin tek çaresi bu belki de, ya da ben kendimi kandırıyorum... Bilmiyorum...

Kendimi kandırsam da, mutfakta geçirdiğim sınırlı sürede artık kendimi iyice oyalayacak tarifler peşinde koşuyorum, farklılıklar arıyorum, bunu biliyorum. Çünkü malum gündem(ler)i biraz olsun arkamda bırakmak için, yoğunluktan vakit ayıramadığım mutfağıma olan sadakatimi kanıtlamak için belki de böyle tariflere ihtiyacım var. Ne de olsa zor günler geçiriyoruz hep birlikte...

İşte böyle bir ruh halinde iken hazırladım, birazdan detaylarını okuyacağınız bu gevrek, mis kokulu, buram buram tereyağlı sakızlı ama hafif acı kurabiyeleri. Bu kurabiyeler ile acı bir kahvenin yanında açılacak zihnimiz, şenlenecek damağımız, enerji bulacak bünyemiz. Sakızın tatlığı bir yanını, biberin-acıbadem şurubunun acılığı, kahvenin yanık tadı farklı bir noktasını uyaracak dilimizin, tat bulacağız güne başlarken. Her güne her telden bir haberle başlıyoruz, kurabiyemizde de aynı böyle farklı tatlar bir arada olsun değil mi?

12-14 adet cookie veya 25 adet acılı acıbademli kurabiye için malzemelerimiz;

  • 1 su bardağı esmer şeker
  • 1 tatlı kaşığı acı toz biber
  • 2 su bardağı beyaz un
  • 200 gr. tereyağ
  • 1 yumurta
  • 2 yemek kaşığı (alkolsüz) acıbadem şurubu
Fırını önceden 175C'de ısıtın. Esmer şeker, toz acıbiber, tereyağ, yumurta ve alkolsüz acıbadem şurubunu bir kaba koyun üzerine unun tamamını eleyin.


Tüm malzemeyi yoğurarak katı bir hamur elde edin. Tatlı kaşığı ile hamurdan eşit parçalar koparın ve yuvarlayarak aralıklı olarak yağlı kağıt serdiğiniz tepsiye dizin.(daha büyük parçalar koparıp minik kurabiyeler yerine cookie'ler de yapabilirsiniz.) Unladığınız çatal ile hamurların üzerine bastırın ve oluklar yapın. Orta ısıdaki fırına yerleştirin ve 15-20 dk. süre ile pişirin.

Sakızlı kahveli glazür için malzemelerimiz;

  • 1 tam 1/4 su bardağı pudra şekeri
  • 2 çay kaşığı tereyağ
  • 1/2 yemek kaşığı türk kahvesi
  • 1 yemek kaşığı süt
  • 1 yemek kaşığı damla sakızlı macun


Kurabiyeler pişerken sakızlı kahveli glazür için tavaya pudra şekeri, tereyağ, türk kahvesi, süt ve damla sakızlı macunu ekleyin. Yakmadan kısık ateşte karıştırarak kaynayana kadar pişirin ve ocağın altını kapatıp katılaşmadan soğuması için ara ara karıştırın.

Kurabiyeler pişince fırında 5dk dinlendirin ve çıkartın ve soğumaları için telin üzerine yerleştirin. Süsleme şırıngası yardımıyla sakızlı kahveli glazürü kurabiyelerin üzerine sıkın ve donması için bekleyin.


Sonra kendinize bir kahve yapın, fırsat bulamıyorsanız şayet inat edin, herşeyi belki de sadece ve sadece 30 dakika için unutun, durun, dinlenin. Sayfalarının arasına günler, haftalar önce fiş koyarak ya da sayfasını kıvırarak kaldığınız yeri işaretlediğiniz kitabınızı alın ve bu bayramda biraz olsun kendinize vakit ayırın, keyif yapmayı hatırlayın... Evet, bunu yapın!


Kısa sürede çok şeyler atlattık milletçe, umarım bu bayram geçmiş günleri telafi edercesine güzellikler getiririr hepimize. Herkese sevdikleriyle, huzur dolu, keyifli bir bayram dilerim.

Afiyet olsun, sağlık olsun...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...