29 Eylül 2010 Çarşamba

Kulaktan Kulağa Mutfağa...

Yaza veda turları kapsamında sebzelere meyvelere kaptırdım kendimi bu aralar, uzun zaman oldu sudan gelen lezzetler ile tarif paylaşmayalı. Deniz ürünlerine atfettiğimiz önem aşikar ve hazır karides artık fiziken kolay erişebilir bir ürün iken, bugün mutfağa ilk defa arkadaş tavsiyesi ile giriyorum, elimde kulaktan kulağa bir tarif ile...

Tarifimizde dünya mutfaklarından esintiler olacak bugün. Esinti diyorum, zira Uzak Doğu mutfağında kullanılan malzemelerden sadece bir kaçı olacak malzemelerimiz arasında. Yoksa ne bahse konu arkadaş Uzak Doğu’dan, ne de ben Uzak Doğu mutfak yeteneklerine yeteri kadar hakimim... Gerçi bazen bir çekirge kadar çevik olduğum söylenir ama?

Şaka bir yana, arkadaş tavsiyesi ile yola çıkıp, tarife biraz “Sütüme Sarelleme Karışma!” ruhu, biraz da uzun yollardan mutfağıma gelen sebzelerden katınca, bakalım beğenecek misiniz?

Ballı Karides Soslu Çin Makarnası için malzemelerimiz;

  • 1 paket noodle - Çin makarnası
  • 250 gr taze veya donmuş karides
  • 50 gr. yer fıstığı
  • 4 yemek kaşığı sıvı yağ
  • 7-8 adet tatlı yeşil sivribiber
  • 2 adet orta boy soğan
  • 2-3 adet taze soğan – yeşil kısımları dahil
  • 2 diş sarımsak
  • ½ su bardağı soya sosu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • 1 çay kaşığı toz kırmızı biber
  • ½ çay kaşığı karabiber
  • ½ çay kaşığı toz zencefil

Tarif 4 kişilik bu sebeple, öncelikle bütün paket “Çin Makarnası”nı 1-1,5lt. kaynamış suya koyun ve sos hazır olana dek yumuşamaya bırakın.

Çin makarnaları yumuşarken, hem taze hem de kuru soğanları soğanları küçük parçalar halinde doğrayın ve yağ koyduğunuz, hafif kızdırdığınız (wok) tavada 2-3 dakikalığına kavurmaya başlayın. Ardından minik halkalar seklinde doğradığınız biberleri de ekleyin ve 2-3 dakika süre ile kavurmaya devam edin. Karidesler çabuk piştiği için sona yaklaşırken eklemekte fayda var.

Ben taze buldum ancak siz dondurulmuş karides kullanıyorsanız çözdürüp hemen tavaya ekleyebilirsiniz. Taze ise önceden az tuzlu suda 5 dakika haşlayıp, ayıklamanız gerekecek, ancak gözünüz korkmasın, çok pratik bir işlem, hele bir de eliniz alışınca... Ayrıca zaten artık balıkçılarda ve sabit pazarlarda haşlanıp, soyulmuş olarak rahatlıkla karides bulabiliyorsunuz. Biberler ve soğanlar kavrulunca soyulmuş karidesleri de tavaya ekleyin.

Karidesler tavanın ısısıyla suyunu verecektir, su çekilince, 3-4 yemek kaşığı soya sosu, sarımsak rendesi, yer fıstığı ve baharatı ekleyin. Yer fıstığı fazla su çekmesin, kıtır dokusunu korusun istiyoruz, bu sebeple sona doğru ekliyoruz. Son olarak haşlanan makarnayı eklemeden önce tavaya balı ilave edin ve tüm malzemeyi iyice karıştırın.

Artık dilerseniz tavada makarnayı sos ile iyice karıştırarak, dilerseniz de tabaklara servis yaptığınız makarnaların üzerine ayrıca ekleyerek servis yapabilirsiniz.

Donmuş karides zaten hafif tuzlu, ayrıca soya sosu da bilindiği üzere tuzlu, dolayısıyla ekstra tuza ihtiyaç yok, eksik kalırsa kalan soya sosunu kullanabilirsiniz. Malum fazla tuz sağlığımızı tehdit ediyor.

Bu tarifi hazırlamak malzemeleri doğramak dahil 20 dakikayı aşmıyor. Malzemeler şans eseri evde varsa, acil misafir baskını halinde, beğeni ile karşılanan,pratik bir tarif. Üstelik sıklık ile tercih edilmeyen tatlar içermesi sebebiyle damağa farklı bir tat katma ihtiyacı duyduğunuz hallerde, denemeye değer nitelikte...

Beğendiğinizi umut ederim, afiyet olsun!

26 Eylül 2010 Pazar

Olmazsa Olmaz : Salata

Bazen öğün niyetine, bazen de servislerden biri olarak akşam veya öğle yemeklerini tamamlamak için ve hatta sabahları söğüş domates-salatalık ile soframızda yerini alır salata. Biraz farklı lezzet arayışı, biraz alışkanlık, biraz da ana yemekten kısıp, mideyi daha sağlıklı doldurmak için... Şartınız, tarzınız ne olursa olsun sofraların olmazsa olmazı: salata. En azından bizim için, benim için bebekliğimden beri bu böyle...

Hal böyle olunca, insan araştırıyor, yöresel lezzetlere yöneliyor, hatta ve hatta herşeyden salata yapmayı deniyor. Siz de benim gibi herşeyi olması gerektiği gibi(!) yiyemeyenlerdenseniz bir de salata yapmayı deneyin derim! Emin olun alışılagelmişin aksine az pişmiş/çiğ tüketim beklenmedik şekilde lezzetli olabiliyor. Üstelik pratik...


Buharda Brokoli Salatası için malzemelerimiz;
  • 2 su bardağı brokoli
  • 1 adet orta boy havuç
  • 1 adet orta boy kabak
Sos için,
  • 1 çay kaşığı mayonez
  • 1 yemek kaşığı zeytinyağı
  • 1 limon
  • Tuz, Karabiber, Nane

Brokolileri iyice yıkadıktan sonra, bir tencereye 1-2 parmak su koyun ve buhar süzgecini tencereye yerleştirin. Tencerenin kapağını kapatın ve 8-10 dakika buharda haşlayın.


Brokolileriniz haşlanırken, sebze soyacağı yardımıyla havuç ve kabağı doğrayın. Kabak dilimlerini bir kasede yarım limon ile yarım-bir dakika karıştırın, böylece limon ile marine olacaklar ve aslında pişecekler.


Brokoliler pişince, süzgeçten buz gibi suya aktarın, su yeteri kadar soğuk değilse buz da ekleyebilirsiniz. Burada amaç, pişirmeyi aniden durdurarak yemyeşil kalmalarını sağlamak.


Brokoliler hazır olunca bir tabağa, önce marine edilmiş kabak dilimlerini, ardından havuç dilimlerini ve üzerine de brokolileri ekleyerek; yağ, limon, mayonez ve baharatı karıştırarak hazırlayacağız sos ile servis edebilirsiniz. Malzeme adetlerini arzu ettiğiniz şekilde artırarak, misafirlerinize de renkli sunumlar yapabilirsiniz.


İster yoğurt/çorba ve tam tahıllı bir-iki dilim ekmek ile tamamlayacağınız sağlıklı, pratik ve leziz bir öğün isterseniz sofranızı tamamlamak için bir servis. Siz de benim gibi salatadan vazgeçmeyen, salata olmadan doyduğunu kabullenmeyenlerdenseniz eminim seveceksiniz.

Brokoli sevmeyenler ise, lütfen bir şans daha verin bu yeşil, A-C-E vitamini ve mineral zengini, lif deposu, bağışıklık sistemimizi güçlendiren ve bazen leziz olabilen sebzeye...

Afiyet olsun...

23 Eylül 2010 Perşembe

Yaza Veda Turtası

Bu aralar moralim bozuk; mevsim geçişine, Balkanlardan gelen -arkası tüm kış kesilmeyecek olan- soğuk hava dalgalarına alışmaya çalışıyorum. Üstelik akşam, işten eve gidene kadar hava kararmış oluyor ve sabah uyandığımda gün ancak ben kahvaltı ederken doğuyor. Kat kat giyinerek üşümemi kendim kontrol edebildiğim için kışı severim, ama mevsim geçişleri, sanki sarsıcı bir vedalaşma...

Pastırma sıcakları ile yaz tekrar sahneye çıkıp, bis yapacak olsa da, her güzel şeyin bir sonu olduğu kaçınılmaz bir gerçek. Bunu unutulmaz, tadından yenmez kılmak da bizim elimizde. Haydi karıştırın buzdolaplarınızı iki şeftali çıkarsa sebzelikten, pratik şeftalili turta ile yaza veda edelim beraber!

Pratik Şeftalili Turta için malzemelerimiz;

  • 2 adet taze şeftali
  • ¾ su bardağı şeker
  • 1 yemek kaşığı sıvı yağ – 1 çay kaşığı margarin
  • 1 bardak un
  • 2 çay kaşığı kabartma tozu
  • ¼ çay kaşığı tuz
  • 1 çay kaşığı muskat rendesi
  • ¾ bardak yağsız/az yağlı süt

Fırını önceden ısınması için 180 °C ye ayarlayın. Şeftalileri kabuklarını soyarak ince ince dilimleyin ve bir kase de 1 yemek kaşığı şeker ile karıştırıp, dinlenmeye bırakın.

Şeftaliler şeker ile suyunu salıp, şerbetlenirken; başka bir kasede kalan şekeri sıvı yağ, un, tuz, muskat rendesi ve süt ile karıştırın.

Pürüzsüz bir karışım olunca en son olarak kabartma tozunu ekleyin ve havalandırarak son kez karıştırın.

Kenarları yüksek, cam veya seramik fırın kabını öncelikle bir çay kaşığı margarin ile iyice yağlayın veya yağlı kağıt da tercih edebilirsiniz. Hamurun kabarması ihtimalini göz önünde bulundurarak sırf tabanı değil, kenarları da yağlayın. Ardından hamuru kaba dökün ve yayılmasını sağlayın.

Hamur tüm kaba yayılınca, sırayla şeftali dilimlerini dizin.

Önceden 180 °C ‘de ısılmış fırında, fırınınızın gücüne bağlı olarak kontrol ederek, 30-40 dakika pişirin. Üzeri karamelize olunca, tüm evi kızarmış şekerli şeftali kokusu sarınca hazır olduğunu – o olmasa bile sizin dünden çiğ halde bile yemeye razı olduğunuzu- farkedersiniz zaten.

Şeftaliler yerken ağzınızda dağılacak, pudingimsi iç ile festival başlayacak ve karamelize şeker kokusu ile hayatınıza tat katılacak. Şeftali yoksa kırmızı erik de kullanabilirsiniz tabi ki! Ama meyve olarak ne tercih ederseniz edin, güneş gibi iç ısıtan bir tatla ile yaza veda edeceğiniz kesin...

Afiyet şeker olsun,

21 Eylül 2010 Salı

Turuncu Katın Biraz Hayata...

Sütüme Sarelleme Karışma!’nın hayata geçtiği ilk günlerde bahsetmiştim, her malzemeden çorba yapmayı sevdiğimi. Geçtiğimiz hafta mutfağıma uzun yolları aşıp gelen balkabağı ile bu listeye bir yenisi daha eklenmiş oldu. Artık balkabağı ile aramızdan su sızmıyor, ister tuzlu ister tatlı ama hep turuncu.

Derler ki turuncu dikkat çekicidir, bir ürün bu renkle sunulursa “herkes için” demektir; neşe, enerji, heyecan verir, gülmeyi güldürmeyi seven dışa dönük kişilerin rengidir. Ama benden soylemesi; işiniz yoğun, vaktiniz dar ve testere kadar iddialı bir kesici aletiniz yoksa; kesinlikle siz siz olun, balkabağını dilimlenmiş alın! Dar alanda bir yandan koca kabak ile paslaşmak, bir yandan ocağın-fırının ısısıyla yanmak derken, turuncu rengin onca olumlu özelliğine rağmen bilimum olumsuz his ve düşünceye bürünebiliyorsunuz.

Uzun lafın kısası; aslında servis sırasına göre, başlangıçta yer alması gereken tarifi en son paylaşıyormuşum gibi oluyor ama, buyrunuz turuncu serisinden 4. tarif:

Sütlü Balkabağı Çorbası” için malzemelerimiz;

  • 400 gr. Balkabağı ( ~1 ½ veya 2 dilim )
  • 1 küçük boy patates
  • ½ kuru soğan
  • 2 yemek kaşığı sıvı yağ
  • 1 et bulyon
  • 1 bardak süt
  • 4 bardak su
  • 2 yemek kaşığı maydanoz
  • ½ limon suyu
  • Karabiber

Soğanları yağda hafif rengi dönene kadar kavurun, ardından kuşbaşı dilimlediğiniz kabak ve patatesleri de ekleyin ve bir-iki dakika daha kavurmaya devam edin.

Su ve bulyon ekleyin, kabaklar ve patates püre olacak kıvama gelene kadar pişirin. Tarifte bulyon olduğu için tuza gerek yine yok. Şayet et suyu kullanıyorsanız, su – et suyu dengesini ayarlayıp, tuz eklemenizde fayda var.

Blender ile tenceredeki kabakları ve patatesi ezin, ardından yavaş yavaş sütü ekleyin. Bir yandan karıştırmaya devam edin ki süt kesilmesin.

Son dokunuş; karabiber, limon suyu ve maydanoz... Tencerenin kapağını 10 dakika kapatıp maydanozun ısı ile rayihasını balkabakları ile paylaşmasına izin verin, sonra arzu ettiğiniz şekilde servis edebilirsiniz.

Hem pratik hem neşeli, üstelik oldukça besleyici; vitamin - mineral deposu ve antioksidant kaynağı...

Balkabağı hasadı aynen devam ediyor, hatta yeni bile başladı sayılır ancak ben (şimdilik) balkabaklı tariflerimin sonuna geliyorum. Tarlada başlayan arkadaşlığımız mutfağımda gelişti, koca balkabağı ile birlikte iyi bir ekip olduk, özveriyle çalıştık ve size beğendiğinizi umut ettiğim dört tarifi peşpeşe sunduk.

Yeni seriler ile karşınıza çıkacağım, takibe devam.

Rengarenk tatlar sizin olsun,

18 Eylül 2010 Cumartesi

Hem Tatlı, Hem Tam Tahıllı

Mevsim geçişi; gündüz ısınan, gece soğuyan hava derken, bünyem yine kendinden geçti. Sabah tam tahıl ve süt ürünlü kahvaltı ile şen şakrak yediğinden memnun doymuş mide, hava kaparsa gün ortasında tutturuyor “tatlı” diye! Yürüyüşle formda kalan vucüdu dinleyen kafa ise isyanlarda, yesin istemiyor haklı olarak, midenin şımarıklığını bastırmak istiyor, ama midede çanlar çalıyor TAT-LI TAT-LI.

Şart oldu yine, midemin kafamdaki “tatlı” yaygarasını giderecek, onu baharat ile şaşırtacak, sağlıklı ve doyurucu bir tarif üretmek. Balkabağı hasat mevsimi de son hız devam ederken, iki mevzuyu bir güzel bağlamak gerek değil mi ama?

Balkabaklı (Mini) Kekler” için malzemelerimiz,

  • 1 tam ½ su bardağı tam buğday unu
  • 1 tam ½ çay kaşığı kabartma tozu
  • 1 tam ½ su bardağı balkabağı rendesi
  • ½ su bardağı yağsız süt
  • ¼ su bardağı sıvı yağ
  • 2 yumurta
  • ½ su bardağı şeker
  • ½ çay kaşığı tuz
  • 1 çay kaşığı tarçın
  • 1 çay kaşığı muskat
  • ½ çay kaşığı zencefil
  • ½ çay kaşığı karanfil

Üzerine serpmek için,

  • ½ çay kaşığı tarçın
  • 1 yemek kaşığı toz şeker

Fırını önceden ısınması için 175 dereceye ayarlayın. Karanfilleri havanda ezip, muskatı rendeledikten sonra, bir kase de kuru malzemeleri (un, kabartma tozu ve baharat) harmanlayın.

Diğer bir kase de ise önce şeker eriyene kadar yumurta ile çırpın, ardından yağ, süt ve ince rendelediğiniz balkabaklarını ekleyerek karıştırmaya devam edin.

Islak malzemeyi karıştırma işleminiz bitince, kuru malzemeleri de üzerine (dilerseniz eleyerek) ekleyin ve havalandırarak karıştırma işlemine devam edin. Tüm malzemelerin iyice harmanlandığı bir kek hamuru elde edene kadar karıştırmaya devam...

Kek hamuru hazır olunca, dilerseniz dilim dilim servis edebilecek formda bir kalıba/tepsiye, tepsiyi biraz yağlayıp dökebilirsiniz ya da pratik bir çözüm olarak muffin kalıbı diye geçen minik kek kalıplarını tercih edebilirsiniz. Tarifte yağ olduğu için ve ekstra yağ kullanmamak için ben kalıpların içine kek kağıdı koyuyorum.

Hamuru kalıba, kalıpları ¾ oranında doldurarak paylaştırdıktan sonra üzerine süslemek için biraz tarçın ve toz şeker serperek 25-30 dk. süre ile fırınlayabilirsiniz.

Pişip pişmediğinin kontrolünü, alışılagelmiş bir yöntem olan kürdan ile yapabilirsiniz. Batırdığınız kürdan tertemiz, hamur bulaşmadan çıkıyor ise hazırız!

Bir bardak yağsız/az yağlı süt veya çay/kahve ile bir mini kek, mis gibi! Yeni çıktıysa fırından bir asla yetmez, o ayrı... Ama hepsini tek seferde tüketmeyin, iş günü içersinde bünyenin çığlıklarını bastıracak ara öğünler lazım bize!

Afiyet olsun,

16 Eylül 2010 Perşembe

Ballı Kabak, Balkabağı...

Kötü kolestrolü düşürmek, vücudu hastalıklara karşı korumak, kan şekerini dengelemek ve sağlıklı bir sindirim sistemine sahip olmak için bildiğiniz gibi vücudun “lif”e gereksinimi var. Malum balkabağı da harika bir lif kaynağı, ayrıca başkaca vitamin ve mineraller bakımından da zengin. O zaman madem sezonunu da açtık, tatlı yapmadan olmaz değil mi?

Dr. Yasemin Bradley'nin, eşi Anthony Bradley ile yazmış olduğu "Bradley Mutfağı" kitabından esinlenerek, tarifi biraz da farklılaştırarak, geleneksel metotlardan yine biraz uzaklaşıyoruz bugün. Bardak bardak kullanılan beyaz şeker ile aramıza mesafe koyuyoruz ve dışarıdan müdahaleden vazgeçip fırında kabağın bize kendi şekerini sunmasına izin veriyoruz...

Fırında karamelize balkabağı tatlısı” için malzemelerimiz,

  • 500 gr. kabak – yaklaşık 2 dilim
  • 3-4 yemek kaşığı bal
  • 1 tatlı kaşığı tarçın
  • 2 yemek kaşığı su
  • Süslemek için 50 gr. ceviz

Fırını önceden ısınması için 200 °C ye ayarlayın. Balkabaklarını kuşbaşı doğrayın ve bir kasede ballı, tarçınlı su ile karıştırın. Karışım balkabaklarına iyice bulaşsın.

Ardından, yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine dökün ve 25-30 dakika fırınlayın.

Ara ara balkabaklarını kontrol edin, fırın gücünüze bağlı olarak kabaklar yansın istemeyiz. Pişirme süresinin yarısında, ellerinizi yakmamaya özen göstererek, tepsideki kabakları biraz karıştırın, böylece kızarmayan yönleri de kızaracaktır.

Fırında çıkarınca üzerinde ceviz serperek ve/veya dilerseniz 1 top sütlü dondurma ekleyerek servis yapabilirsiniz.

Şayet tencerede, şerbet ile kaynatılan kabak tatlısına alışıksanız, beklentileriniz karşılanmayabilir, çünkü o kadar da şerbetli değil. Ancak, lifli yapısını algılayabildiğiniz bir doku ve kabağın kendi şekerine şahit olabileceğiniz bir tat çıkıyor karşınıza. Benim gibi çantanıza minik bir kutu koyup, ara öğün olarak bir kaç parça tüketerek açlığınızı bastırabileceğiniz cinsten bir tatlı oluveriyor.

Tatlı, sağlıklı günler...

14 Eylül 2010 Salı

Balkabağı Sezonu Açılmıştır...

Haftasonu bir güzellik yarışmasına katıldım. Güzeller sıraya dizilmişlerdi. Hepsi sırayla mutfağıma, damağıma, mideme, ufkuma neler katabileceklerini anlattılar.

Aralarından bir tanesi öne çıktı; tatlıdan, tuzluya, başlangıçtan-bitimine bir menüde kaç servis, bir günde kaç öğün var ise hepsine dahil olabileceğinden bahsetti.

Görüyorsunuz, nasıl da poz verdi, aklımı çeldi. Kendini tarladan mutfağıma getirtmek için elinden geleni yaptı, başardı da.

Girdik beraber mutfağa, yumuşak bir geçiş, renkli bir sunum fısıldadı bana. “Hiç aklına gelmemiştir, bir kere dene” dedi...

Balkabaklı Mevsim Salatası” için malzemelerimiz;

  • ½ demet roka
  • ½ domates
  • 4 yaprak marul
  • 2 yemek kaşığı maydanoz
  • 1 adet taze soğan
  • 4 yemek kaşığı balkabağı rendesi
  • 1 yemek kaşığı beyaz peynir
  • 2 yemek kaşığı ceviz

Tüm malzemeleri arzu ettiğiniz şekilde doğrayın. Balkabağı rendesini, peynir ve cevizi, salatanın üzerine serperek süslemek için en sona saklayın.

Mevsim Salatası Sosu” için,

  • 2 yemek kaşığı zeytinyağı
  • 1 tatlı kaşığı balsamik sirke
  • ½ limon
  • 1 tutam tuz, nane, karabiber

Balkabağını saymaz ise klasik, alışılagelmiş bir salata... Ama son dokunuşunuz ile misafirlerinizi cheddar peyniri serpmiş gibi kandırabileceğiniz ama taptaze balkabağı ile renklendirip tatlandıracağınız bir salata... Üzerine sosunu da döktüğünüz zaman, dilerseniz pratik ve leziz bir öğün olarak tüketin, dilerseniz ana yemeğinize eşlik etsin.

Dediğim gibi, balkabağı sezonu açıldı, takibe devam...

Damağınız renk dolsun, afiyet olsun.

11 Eylül 2010 Cumartesi

Sarı Sonbahar Çorbası

Sonbahar ne büyük bir hışımla gelmişti değil mi? Yaz bitiyor dedik, resmi olarak sonbahar başlar Eylül olunca, dedik ve bir anda 10-13 derece birden soğudu hava. Sıcak havalarda, soğuğu aradık durduk, bir anda gelince de ne giyeceğimizi şaşırdık, hazırlıksız yakalandık.

Hazır sonbahar gelmiş; soğuk içeceklere, yazlık yiyeceklere de doyduk (sayılır) malum. O zaman bugün doyurucu ve lezzetli bir çorba yapalım. Ayrıca yarın hava yine soğuyacak diyorlar, biz de hazırlıklı olalım. Hem hazırlaması basit olsun, hem de farklı bir tada şahit olsun damağımız. Kayleigh’den öğrendiğim ve bizim mutfağımıza uyarladığım bu çorba, işten gelince, özellikle kısacık bir süre içerisinde yapılabildiği için, her mevsim favorilerim arasında geçtiğimiz 2 yıldır...

Baharatlı Patates & Soğan Çorbası” için ana malzemelerimiz,

  • 2 büyük patates
  • 1 orta boy soğan
  • 2 diş sarımsak
  • 4 ½ bardak su
  • 2 tavuk bulyon
  • 2 yemek kaşığı yağ
  • Karabiber

Çorbaya dahil edilecek baharat karışımı için;

  • 1 çay kaşığı kimyon
  • 1 çay kaşığı toz veya 1 tatlı kaşığı taze zencefil
  • 1 çay kaşığı zerdeçal
  • ½ çay kaşığı toz tarçın
  • 2 yemek kaşığı su

Soğanları ve patatesleri rastgele doğrayın, canınız nasıl isterse, önünde sonunda blender ile parçalanacak nasıl olsa...Ancak patatesleri küçük parçalara bölün ki, çabuk pişsin. Sarımsağı da rendeleyin, hepsi bir kenarda dursunlar.

Bir kase de zencefil, kimyon, safran ve tarçını su ile karıştırın.

Tüm malzemeler hazırsa, hadi tencereler çıksın meydana!

Öncelikle 2 yemek kaşığı sıvı yağ döktüğünüz tencerede 2 dakika süre ile soğanları soteleyin, ardından sarımsak ekleyin ve 2-3 dakika daha sotelemeye devam edin. Toz yerine dilerseniz taze zencefil rendesi de kullanabilirsiniz, o zaman sarımsaklardan sonra onu da ekleyip, 1 dakika sotelemelisiniz.

Ardından sıvı haldeki baharat karışımını ekleyin ve bir dakika daha sotelemeye, kavurmaya devam edin.

Şimdi sıra patateslerde, ardından su ve 2 adet tavuk bulyon ekleyin. Bulyon yerine su – tavuk suyu dengesini sağlayarak tavuk suyu da kullanabilirsiniz elbette. Ancak bulyon tercih ederseniz, ekstra tuza gerek yok! Bir taşım kaynamasını bekleyin, o sırada duyacağınız kokuya karşı koyamayacaksınız, mucizevi değil mi?

Kaynayınca çorba, altını kısın ve 25 dakika, siz diğer hazırlıkların telaşında iken, bırakın kendi halinde pişsin... Ara ara kontrol edin, patatesler püre olacak kıvama geldiyse, çorba da pişmiş demektir. Blender yardımıyla çorba içindeki malzemeleri püre kıvamına getirin ve son dokunuş bol karabiber...

Servis yaparken dilerseniz maydanoz ve taze çekilmiş karabiber veya kırmızı biber ile bir tatlı kaşığı süzme yoğurt ekleyerek, biraz daha çeşnilendirebilir ve taze soğanlı mısır çorbası tarifinde kullandığımız gibi kıtır ekmekler kullanabilirsiniz.

Damak dolusu lezzet sizin olsun,

Afiyet olsun,

7 Eylül 2010 Salı

Fırında Patates Kızartması

Bazı günler vardır moral, motivasyon yerlerde gezeriz, bazen sabah kalkar kalkmaz başlar, bazen ise sonradan musallat olur başımıza. Aranızda elbet aksini iddia eden olur ama bu gibi günlerde çareyi tatlıda ararız, spor yapıp serotonini yükseltmek nedense hiç gelmez aklımıza! Ama bir çare daha var spor ve çikolatadan başka, patates... Haşlanır, kızartılır, püre olur, her haliyle bünyeye iyi gelir. Ne de olsa karbonhidrat kaynağı, gevşetir bir anda, huzur kaplar insanı her lokmada!

Patates bünyeye iyi geliyor gelmesine de; çiğ haliyle bile bir orta boy patates 142 kalori, kızartsak dost bildiğimiz bize düşman oluyor, püre desek tereyağsız, peynirsiz olmuyor. Bu şartlar altında en güzeli fırında patates kızartması hazırlamak oluyor. Böylece ortaya hem sınırlı malzemeli samimi bir lezzet daha çıkmış oluyor hem de “Zayıflatan Mayonez” ile servis edeceğimiz bir tat doğuyor. Daha ne duruyoruz o zaman...

Fırında patates kızartması” için malzemelerimiz;

  • 2 adet orta boy patates
  • 1 yemek kaşığı zeytinyağı
  • 1 tatlı kaşığı sirke
  • 1 tatlı kaşığı biberiye
  • 1 çay kaşığı kırmızı toz kırmızı biber
  • ½ çay kaşığı tuz
  • Süslemek için maydanoz

Öncelikle fırını 180°C ye ayarlayın. Patatesleri iyice yıkayıp, soyduktan sonra, iri iri rastgele doğrayın. Ardından bir kapta yağ, sirke ve baharat ile, tüm patatesler soslanacak şekilde karıştırın.

Yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisinde, 25-30 dakika 180°C’de pişirin.

Pişirme süresinin ortasında, her tarafının kızarması için tepsideki patatesleri karıştırabilirsiniz. Sirke de bu kızarmayı, gevrekliği sağlamak için var zaten bu tarifte.

25-30 dk sonra kontrol edin, gevrek duruyorlarsa, fırını kapatın ve 5 dk dinlendirin.

Servis yapmadan maydanoz ile süsleyin ve yanına “Zayıflatan Mayonez” eklemeyi unutmayın.

Mutlu ve afiyette günler,

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...