30 Ağustos 2010 Pazartesi

"Yaz"dan Kalma Günler...

Her ne kadar artık mevsimler “sonbahar-kış-ilkbahar-yaz” sıralamasına uymayıp, ne olduğunu şaşırmış iklim şartları hüküm sürse de, ilkokul yıllarında bize öğretildiği üzere, “yaz”, yarın resmi olarak bitiyor! Artık sıra “yaz”dan kalma günlerde, “pastırma” yazında... Bu günleri mumla arayacağımız yağmurlar, puslu günler, kış yolda... O yüzden, kalan sınırlı sürede, doğan günü güzel karşılamaya, pencerede/balkonda uyanır uyanmaz derin nefes almaya, esnemeye devam! Ve güzel başlayan günün olmazsa olmazı, günün en önemli öğünü “kahvaltı”yı da unutmamak gerek elbette!

Eliniz bıçak tutacak kadar ayıldıysanız haydi mutfağa! Bugün “Milföyde Yumurta” ya da “Kahvaltılık Kolay Paçanga” yapıyoruz. Adına karar veremedim ama tüm kahvaltılık malzemeyi, bir sunumda birleştiriyoruz...

İki kişi için, ya da "ben en az iki yerim" diyen bir kişi için malzemeler,

  • 4 adet milföy hamuru
  • ½ domates
  • 4 dilim pastırma
  • 3 yemek kaşığı rendelenmiş kaşar
  • 1 adet taze soğan (yeşil kısmı) veya chives
  • 2-3 dilim kırmızı/yeşil biber
  • 2 yumurta
  • Tuz – karabiber

Fırını ısınması için 200°C ye ayarlayın. Milföylerin yapışmaması için, yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsinin üzerine birer adet yumuşamış milföy hamurunu yerleştirin. Bu hamurları kapak olarak kullanacağımız için dilerseniz standart çay bardağı ile dilerseniz kurabiye kalıbı ile tam ortasına bir delik açın.

Kapak milföylerin hazırlanması sona erince, kaşar peynirini rendeleyin.

Taban milföyünü tepsiye yerleştirin ve üzerine arzu ettiğiniz kadar kaşar peyniri rendesi ile pastırma yerleştirin. Kapakları da üzerine koyun ve kenarlarını çimdikleyerek kapatın. Önceden ısıtılmış fırına yerleştirin ve 10-15 dk. süre ile milföyler şişene kadar fırınlayın.

10-15 dk. sonra hafif gevrekleşen ve şişen milföyleri fırından çıkarın.

İçine, kapaklar sayesinde oluşan boşluktan faydalanarak, yumurta kırın. Kenarlarını, hamuru ıslatmaması için çekirdeklerini çıkardığınız domateslerle ve yalnızca yeşil kısımlarını doğradığınız taze soğanlar ile süsleyin. Siz kalmış, kırmızı veya yeşil biber de ekleyebilirsiniz. Ardından arzu ettiğiniz kadar, ister kırmızı ister karabiber ve tuz serperek, tekrardan 10 dk. fırına verin.

İşte hazır! Dilerseniz sabah, dilerseniz öğlen tüketin! Sabah tuzlu yemeyi sevenler için birebir...

Bu arada milföyleri kesmek için kullandığınız kalıplarda kendinizi daire ile sınırlamayın lütfen, o kalıpların arasında; kalp, yıldız veya kelebek olduğunu hepimiz biliyoruz!!!

Günaydın, ağız tadıyla...

28 Ağustos 2010 Cumartesi

Yemeğe, Mutfağa Dair...

Başkalarının yaşamlarına dahil olmayı seviyorum; onlarla ağlamayı, gülmeyi, heyecanlanmayı seviyorum! Onların yüklerini üstlenmeden, bencilce sadece yaşamlarına anılarına, düşlerine, düşüncelerine dahil oluyorum! Ne de olsa ben ve benim gibiler için yaratıldılar!

Garip bir insan değilim ben, sadece bir “okur”um! Siz ne düşündünüz ki?

Olabildiğince okurum, anıları, romanları, akademik yayınları, insan ve topluma yönelik kitapları, “nereden buldun bunu?” dedirten kitapları, o an ne ilginç gelirse onu! Şimdi bir de “Sütüme Sarelleme Karışma!” ile beraber resmi olarak “yemek” katıldı ilgi alanlarım arasına! Yemek, yüzyıllardır süregelen gelişimine, dünya mutfaklarına ve gıdaların tarihsel değişimine olan ilgime paralel, araştırmalara merak saldım ve okumaya başladım!

Hafta başında elimdekileri tükettim, 8 kitap daha sipariş verdim ve başladım 3 iş günü süremin dolmasını beklemeye! 3 günlük tatil kapıda, oyalanmam gerek! Perşembe günü 3 günün dolmasına bir kaç saat kala İdefix Müşteri Hizmetlerini aradım. Ne yapabilirim sabırsızım! Keşke her müşteri hizmetleri böyle olsa dedirten bir olay yaşadım. Ankara’dan geldiği için siparişimden bir adet eksikti, müşteri hizmetleri yetkilisi bayan aynen “ Önümüz tatil, kitapsız kalın istemeyiz, hem de keyifle yemeklerinizi pişirirsiniz!” dedi ve parçalı gönderim işlemi gerçekleştirdi! Ertesi gün 7 kitap, pırıl pırıl, elime ulaştı! Teşekkürler İdefix, gerçek müşteri hizmetleri ve bana acilen ulaşan şahane kitaplar için...

Bu arada kitap kulemin en üstünde yer alan kitabı gördünüz mü? Sophia Loren’den “Aşk Mutfağı” inanabiliyor musunuz? 1934 doğumlu Akademi ödüllü İtalyan aktrist sadece 7. sanat ile ödüle layık görülmemiş, aynı şekilde kalbe giden yolda pişirdiği yemekler ile de İtalyan ve Fransız yemek şenliklerinde de ödüllere ulaşmış. Kitabın basım tarihi Aralık 1972, sayfaları sarı ve tertemiz, eski kokuyor, sarı kağıt kokuyor, harika! En kısa sürede o kitaptan da tarifler uyarlayacağım tabiki ama öncelikle ben Sophia Loren’in beyaz perdedeki zarafetinin, masaya yansımasını keşfetmeliyim!

Kitap konusunda etkileyici olan bu işte, her an farklı bir şeyler ile karşılaşıp şaşırabiliyorsunuz! Acaba Sophia Loren, beni gördüğüne bu kadar şaşırır mıydı? Hiç sanmıyorum...

Her kitap bir hayaldir ve hayat hayallerle güzel! Yemeğe dair okuduğum kitapları ve izlediğim filmleri merak ederseniz, sağ tarafta yer alan “YEMEĞE, MUTFAĞA DAIR...” alanını inceleyebilirsiniz.

Kitaplıklarınız kitap dolsun, afiyet olsun...

27 Ağustos 2010 Cuma

Taze Soğanlı Peynirli Bazlama

Haftasonu denilince uyku ve uzun uzadıya bir kahvaltı gelir aklıma önce. Cumartesi günleri pek fırsat olmuyor, o da koşturulan günlerden, ama Pazar günleri vakit ayırarak, değişik ve bol çeşit ile kahvaltı etmeyi seviyorum. Ekmek varsa evde, sadece pasta-börek için çıkmam dışarı. Kalkar peynirli poğaça yaparım hemen ya da fırında yumurtalı peynirli acılı ekmekler ya da peynirli milföy börekler...

Son zamanlarda, okuduğum kitabının da etkisi ile Anthony Bourdain'in yaptığı tüm yemeklere, başından geçen maceralara merak sarmışken, benden daha fazla Bourdain fanatiği olduğunu düşündüğüm Almost Bourdain’i keşfettim. Almost Bourdain-Ellie’den esinlenerek, sınırlı malzemeli, samimi lezzetler serimize bugün kahvaltı için bir seçenek ekliyoruz. Onun deyimiyle "gözleme" bizim bildiğimiz haliyle "bazlama", yani hazır yufka ile yapılan cinsinden değil. Bizzat hazırlayacağız, iki kişi için taze soğanla ve Türk mutfağına yakınlaştırmak için tarife maydanoz ve peynir de ekleyeceğiz.

Uyanınca, karıştırın dolapları, mutlaka kenarda biraz peynir, biraz maydanoz, biraz un vardır! Malzemeler sizden önümüzdeki üç günlük tatil için kahvaltı seçeneği benden!

Taze Soğanlı Peynirli Bazlamaiçin malzemelerimiz;

  • 250 gr. un ve unlamak için 2 yemek kaşığı
  • 110 ml su – oda sıcaklığında
  • 1 adet taze soğan – sadece yeşil kısımları
  • 2 yemek kaşığı sıvı yağ
  • 2 kibrit kutusu beyaz peynir
  • 2 yemek kaşığı maydanoz
  • ½ çay kaşığı tuz

Tuz ve unu bir kapta karıştırın, ortasını açın ve ılık suyu dökün, yavaş yavaş karıştırarak hamurunuzu hazırlayın. Üzerini örterek 30 dk. dinlenmeye bırakın.

Sonrasında bazlamaları sıcak sıcak servis yapabilmek için, bekleme süresi olan 30 dk.yı ben sofrayı hazırlamak, çayı demlemek için kullanıyorum! Bu sırada maydanoz ve soğanları da incecik doğramayı unutmayın!

30 dk. sonunda hamuru iki eşit parça bölün. Hafifçe unladığınız bir alanda, oklava yardımı ile açabildiğiniz kadar ince açın. Unutmayın, ne kadar ince, o kadar kat kat! Açtığınız hamurun yüzeyine fırça yardımıyla yağ sürün ardından, peynir, soğan ve maydanoz ile hazırladığınız karışımın yarısını dökün.

Benim yağ ile aram olmadığı için çok yağ sürmeyi tercih etmiyorum, ama yağ sürünce emin olun katlar daha belirgin oluyor!

Size yakın kenarından başlayarak, hamuru rulo yapın. İki ucunu çimdikleyerek kapatın, böylece malzemeler içinde kalacaktır. Ruloyu nazikçe salyangoz şeklini alacak şekilde kendi içinde rulo yapın ve ucunu yine çimdikleyerek kapatın.

Son olarak elinizle veya oklava yardımıyla üstten bastırarak, daire formuna getirin. Isıtıp, 1 yemek kaşığı sıvı yağ ile yağladığınız teflon tavada, bazlamanın her iki tarafını da 5 dk. hafif altın rengi kavruk, kıtır hal alana kadar pişirin.

Eşit parçalara bölerek acilen, soğumadan servis yapın!

Günaydın ve afiyet olsun!

24 Ağustos 2010 Salı

Kırmızı Biberli Naneli Patlıcan Çeşni

Bir önceki tarife başlarken, dolapta tek kalmış mahsun patlıcan örneğini vermiştim, gerçek oldu. Açtım sebzeliği tek başına kalmıştı, akranı, hemcinsi yoktu ona eşlik edecek. Kırmızı biber, nane ve sarımsak ile tanıştırmaya karar verdim onu... Birlikteliklerinden sınırlı malzemeli, samimi bir lezzet daha doğdu!

Kırmızı Biberli Naneli Patlıcan Çeşni ” için malzemelerimiz,

  • 1 adet orta boy patlıcan
  • ½ orta kırmızı biber
  • 8-10 adet taze nane yaprağı
  • 1 diş sarımsak
  • 2 yemek kaşığı zeytin yağı
  • Tuz, karabiber ve kimyon

Öncelikle fırını 200°C ye ayarlayın ve siz patlıcanları keserken, ısınması için bırakın. Patlıcanı ortasından ikiye bölün ve fırın tepsisine değecek kısımlarını fırça yardımıyla hafifçe yağlayın, böylece tepsiye yapışmaz. Kestiğiniz kısmı tepsiye bakacak şekilde, yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine yerleştirin ve içi tamamen yumuşayıncaya kadar fırınlayın.

Patlıcanlar fırınlanırken kırmızı biber ve nane yapraklarını minik, renkli, neşeli konfetiler şeklinde doğrayabilirsiniz.

Yaklaşık 20-25 dk. sonra patlıcan hazır olduğunda ve el değecek kadar soğuduktan sonra, içini bir kaseye boşaltın ve çatal yardımıyla pürüzsüz bir kıvam alana dek ezin.

Patlıcanların üzerine ince ince doğradığınız veya tercihinize bağlı havanda ezdiğiniz sarımsak ile kimyonu ekleyerek karıştırmaya devam edin.Ardında kırmızı biber ve naneleri yapraklarını da karışıma dahil edin. Son dokunuş, zeytin yağı ve arzu ettiğiniz kadar tuz ile karabiber…

Çeşnimiz yani tadımlığımız hazır! Şimdi dilerseniz tabakta klasik bir şekilde ya da küçük marul yaprakları içinde veya minik kızarmış ekmekler üzerinde tek lokmada tüketmelik formda sunabilirsiniz.

Sofralarınız renk dolsun, afiyet olsun!

22 Ağustos 2010 Pazar

Yoğurtlu Havuç Kabak Rendesi

Açarsınız dolabı tek tek kalmış sebzeler çıkar karşınıza, herkesin başına mutlaka gelir. 3 – 5 adet alırsınız “kilo etsin bari” diye, iki kişilik ev halinizle, sonra bakarsınız dolaba, kenarda bir patlıcan en mahsun haliyle. Dolma yaparsınız tekir bekir tüm sebzelerden, meyve salatası yaparsınız aynı şekilde meyvelerden. Maksat değerlensin, heba olmasın ya da çeşit olsun, sofra zengin dursun, bereket olsun.... Öncelikle bugün ve ilerleyen günlerde, dolabı açınca tek kalmış (olma ihtimali bulunan) sebzelerden alternatif/pratik tarifler sunacağım sizlere! Sınırlı malzemeli, samimi lezzetler...

Yoğurtlu Havuç Kabak Rendesi” için malzemelerimiz,

  • 1 adet büyük boy kabak
  • 1 adet büyük veya 2 adet küçük boy havuç
  • 1 diş sarımsak
  • 2 yemek kaşığı tepeleme süzme yoğurt
  • 1 tatlı kaşığı silme mayonez
  • 1 yemek kaşığı sirke
  • Tuz ve taze çekilmiş karabiber
  • Süslemek için taze yeşillik

Kabakları mutfak robotu veya rende yardımıyla dişe gelir şekilde rendeleyin. Bunun için en ince değil bir boy kalın bıçaklı ucu tercih edebilirsiniz.

Ardından ellerinizle veya tülbent yardımıyla, kabakların fazla suyunu sıkın. Yoğurdu sulandırmasını istemeyiz.

Havuçları da aynı şekilde rendeledikten sonra, kabaklar ile havuçların üzerine sirke dökerek karıştırın. Sirke, asitli yapısı ile sebzeleri pişirecektir. Pekala salatalık misali çiğ kabak da böylece yenilebilir.

Ardından yoğurt ve mayonez ile sarımsak, tuz ve karabiberi ekleyin ve iyice karıştırın.

Servis tabağına alın ve tercih ettiğiniz taze yeşillik ile süsleyin. Nane, taze soğan, frenk soğanı (chives) veya biraz maydanoz, dolapta ne varsa....

Yoğurtlu havuç kabak rendesini yan yemek olarak, (bu tarifte belirtilen adetlere sadık kalarak) 2 kişi için et veya tavuk ile sunabilir ya da sadece açlığınızı bastırmak için veya hafif bir öğün olarak bizzat tüketebilirsiniz. Ne de olsa süzme yoğurt var içinde ve yağ yok, az mayonez var. Son derece basit ama şaşırtıcı derecede lezzetli bir tarif, bir yanda kabağın yumuşak dokusu, diğer yanda havucun kıtırlığı ve süzme yoğurdun bütünleştirici kıvamı...

2-3 malzeme dedim ama dolapta kalmış ceviz varsa, süslemek için veya kıtır dokuyu artırmak için bir yemek kaşığı ceviz de serperek servis edebilirsiniz...

Afiyet olsun,

19 Ağustos 2010 Perşembe

Süt Mısır!!! Mısırcı!!!!

Yazın geldiğini nereden anlarsınız? Takvim yapraklarından,okulların kapanmasından, azalan trafikten, sıcak günlerden, tatile gidecek olmaktan vs. bahsetmiyorum, daha soyut düşünün... Sokağın kokusundan! Eskisi kadar yaygın değiller artık ama hala mahalle düzeninin hakim olduğu yerlerde “Süt Mısır, Mısırcı” diye uzata uzata bağıranlar var. Mısır tezgaha düşüp, korda ya da suda piştiği zaman, kırmızı kapaklı yılların Billur tuz kutusu ile tuzlanıp, eller yana yana, sıcak sular yapraklar arasından aka aka yenildiği zaman, yaz gelmiş demektir.

Evde yapılanın tadı hiç bir zaman sokakta yenilen gibi olmasa da, evde de bir kaç defa mısır kaynatılır yaz aylarında. Üstelik pişirildiği gibi yenilmezse, aynı tadı vermez ertesi gün yavan olur... O zaman elinizde kalmış mısır varsa ya da bir kutu konserve farketmez, şimdi mutfağa “Taze Soğanlı Mısır Çorbası” yapmaya...

Taze Soğanlı Mısır Çorbası” için malzemelerimiz,

  • 330 gr. mısır (1 orta boy kutu)
  • 3 adet ince taze soğan
  • 2 yemek kaşığı irmik
  • 3 yemek kaşığı sıvı yağ
  • 1 adet limon
  • Tuz, karabiber, nane
  • 4 bardak su

Soğanları ince ince doğrayın, mısır ve irmik ile beraber mutfak robotuna atın. Macunumsu bir kıvam alana kadar robotta kıyın.

Tencerenin içine sıvı yağ ekleyin ve çorba için kullanacağımız macunumsu karışımı da yağ biraz kızınca, tencereye aktarın, soğanların diriliğini yitirmesi için bir kaç dakika kavurun.

4 bardak su ekleyin, macunumsu çorba karışımının topak olarak kalmaması için 2-3 dakika karıştırın, ardından kaynama bırakın. Fokurdamaya başlayınca, altını kısın ve 20 dk. pişmesi, kıvamlanması için zaman tanıyın çorbaya, ara ara karıştırmayı/kontrol etmeyi ihmal etmeyin.

Çorbanız kıvamlanırken, hoş bir sunum ve doku yaratmak maksadıyla çorbanın üzerinde servis edeceğimiz kıtır ekmekleri (kruton) hazırlayalım.

  • 2 dilim ekmek
  • 1 yemek kaşığı sıvı yağ
  • 1 diş sarımsak
  • Biberiye

Teflon tavaya önce yağ dökün ardından yağa tat vermesi için tercih ettiğiniz baharat ve bıçağın yanıyla ezerek basitçe parçaladığınız sarımsağı ekleyin. (Benim tercihim sarımsak ile son derece yakıştığına inandığım biberiyeden yana oldu.) 1 dakika sonra küp küp doğradığınız ekmekleri de tavaya ekleyin. Ekmekler kıtır kıtır olup, altın rengi olana dek, ara ara karıştırarak teflon tavada 3-4 dakika süre ile kızartmaya devam edin. Mis gibi kokan kıtır ekmekler sunuma hazır!

Taze Soğanlı Mısır Çorbası” pişince, acımaması için son dakikada bir tutam kuru nane ve mısırın tatlılığını dengelemek için arzu ettiğiniz kadar limon suyu ekleyip ocağın altını kapatabilirsiniz. Sulu olduysa bir tatlı kaşığı silme nişasta ile kıvamlandırabilirsiniz.

Servis yaparken kıtır ekmekler ile kaseleri süslemeyi ve üzerine renk/tat vermesi için taze yeşillik serpmeyi unutmayın.

Yazlık lezzetler ile afiyet olsun,

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Kavurucu Sıcaklar, Taze Yeşillikler...

Malum yaz, sıcaklar boğucu, yemek için değil yaşamak için yenilen günlerdeyiz. Tek çaremiz ferahlamak için; çeşit çeşit içecekler, hafif yiyecekler, meyveler ve tazelik verici salatalar... Etli, helmelenmiş, buram buram tereyağı kokan sütlü kuru fasülyeyi özledim ama maalesef bir süre mesafeliyiz kendisiyle. Halbuki hazır, kokusu sokaklara sinen, pide varken fırınlarda, ne güzel bir ikili olurlardı, tiridine bana bana...

Yazı yazarken dahi parmak uçlarımın terlediği bir günde, okumak için sizleri ekran karşısında uzun uzun tutmaya niyetim yok. Geçen hafta içi bir öğlen, iş arkadaşlarımla yine hafif ve tazelik verici bir öğle yemeği araştırmasında iken tanıştım bu salata ile ve hemen (her zamanki gibi) evde denemeye karar verdim. Misafirler yolda iken ya da maksat sırf çeşit arttırmaksa veya açlığınızı bastırmak için dışarıdan abur cubur sipariş verene kadar sosundan servisine, herşeyiyle hazır olacak pratiklikte bu salata...

"Bulgurlu, kavrulmuş bademli ılık maydanoz salatası" için malzemelerimiz;

  • 1 demet maydanoz
  • 3 adet taze soğan
  • 1 adet domates
  • 3 yemek kaşığı köftelik bulgur
  • 2 yemek kaşığı zeytinyağı
  • ½ limon suyu
  • 3 yemek kaşığı nar ekşisi
  • 30 gr. file badem
  • Tuz, kırmızı pul biber

Salata malzemelerini kesmeye başlamadan önce bulgurun üzerine kaynar su dökün ve dinlenmeye bırakın.

Bulgurlar sıcak suda demlenirken, iyice yıkadığınız maydanozları, taze soğanları ve domatesleri ince ince kıyın. Sulu olmasını isterseniz, domateslerin çekirdeklerini çıkartmaya gerek yok. Bir kasede, şişen bulgurlar ile salata malzemelerini; yağ, limon, nar ekşisi ve tercih ettiğiniz baharat ile hazırladığınız sos ile karıştırın. Bulgurların sıcağı ile salataları suyunu vermesi için bir kaç dakika bırakın, bırakın ki sos da salataya işlesin.

Salata dinlenirken, file bademleri hafif renk değiştirinceye kadar teflon tavada kavurun. File badem yoksa, taze bademleri mutfak robotu yardımıyla kıyabilir ardından kavurabilirsiniz.

Kavurma işlemi bitince, bademleri servis tabağına aldığınız salatanın üzerine serpin ve işte hazırız. Bu salatanın püf noktası, bademlerin kavruk ve ılık olması ile verdiği lezzet ve dokusu...

Süre tutan oldu mu? Pratik, sunumu şık, doyurucu ve bir o kadar da lezzetli değil mi? Üstelik içinde bolca; demir ile A-C vitamini deposu, kansızlığı önleyen, bedeni güçlendiren, sindirimi kolaylaştıran, mide ve bağırsaklara son derece yararı olan, maydanoz da var.

Evde bulgur yoksa şayet, buğday, nohut, yeşil mercimek hatta arpa şehriye veya pirinçle bile bu salatayı yapabilirsiniz. Tek farkı haşlamak biraz daha uzun süre alacaktır.

Kavurucu sıcaklarda ferahlıklar dilerim.

Afiyet olsun,

13 Ağustos 2010 Cuma

Kepekli Tavuk Dürüm

İtina ile tez zamanda hazırlanmış bir ofis/plaza çalışanı tarifiyle daha karşınızdayım! Sabah kalkış saatimizi 5-10 dk. erkene almaya devam. Alışkanlıklar 21 günde yerleşir derler, sıkın dişinizi...

Bugün dürüm var menüde, yanlış duymadınız dürüm! Ama maalesef ki kalp ve damar sağlığınızı, kolestrolünüzü tehdit eden yağlar akmayacak içinden tabağınıza, her zaman olduğu gibi daha sağlıklı bir içerikle doyacağız.

“Neden bu kadar dert edindin ofis/plaza çalışanlarını?” diyenler için, önce izninizle cevabımı paylaşayım, ardından pratik tarifimize geçeceğim.

Kapalı kapılar ardında çalışılmayan her ofiste, mutlaka alınan kilolara, şişen ellere ayaklara, büyüyen bedenlere ilişkin yakınmalar işitmişsinizdir. Halbuki işi baştan sıkı tutsak;

  • Güne biraz daha erken başlayıp kahvaltı yapsak,
  • Daha organize olup, öğün atlamasak,
  • Abur cubur yerine sağlıklı ara öğünler yesek,
  • Tabağımızdakileri 5 dk. içinde değil de en az (beyne “doydun” sinyali gidecek süre olan) 20 dk.da yesek,
  • Fast-food’un cazibesine sıklıkla kapılmasak,
  • Su içmeyi unutmasak,
  • Dengesiz beslenme sonucu düşen kan şekerine aldanıp kendimizi tatlıya adamasak,
  • Çevremizden gelen her ikramı kabul etmesek,
  • Sadece bir kat için bile asansöre koşmasak,
  • Basit mevzular için telefon veya e-posta ile iletişim kurmak yerine, kalkıp iki dakika yerimizden işimizi yüzyüze halletsek, daha çok hareket etsek...

Sizce de hayat daha küçük bir beden, daha küçük bir kalça ve göbekten ibaret olmaz mı? Bence olur! İşte bu yüzden, alternatifler öğünler sunmak, bir ofis/plaza çalışanı olarak neler yediğimi paylaşmak amacıyla bu gönderileri yayınlıyorum ve yenilerini buldukça, denedikçe, devam edeceğim.

Gelelim “kepekli tavuk dürüm” için malzemelerimize,

  • 1 adet kepekli lavaş
  • 50 gr. küp veya şerit doğranmış tavuk göğüs
  • ¼ orta boy domates
  • 1 yemek kaşığı krem peynir
  • 1-2 marul yaprağı
  • ½ çay kaşığı kekik
  • ½ çay kaşığı pul kırmızı biber
  • 1 tatlı kaşığı zeytin yağı

Bir tatlı kaşığı zeytinyağını teflon tavaya dökün, çeşnili zeytinyağlarından da tercih edebilirsiniz. Benim son zamanlarda tercihim biberiye çeşnili zeytinyağı. Ardından arzu ettiğiniz şekilde kestiğiniz tavuk parçalarını tavaya ekleyin. Üzerine istediğiniz baharatı serpmekte özgürsünüz, ben kekik ve pul kırmızı biber tercih ediyorum.

Tavukların pişmesi sonlanırken kolay, kırılmadan dürüm yapılabilmesi için kepekli lavaşı önlü-arkalı yaklaşık 1 dakikalığına teflon tavanızın üzerine yerleştirin.

Isınan lavaşın içine önce krem peynir sürün ardından, ince dilimlediğiniz salata malzemelerini ve pişen tavuklarınızı ekleyin. Günün ilerleyen saatlerinde yiyecekseniz, dürümün sulanmaması için domateslerin çekirdeklerini çıkarabilirsiniz.

Ardında malzemelerin dökülmesine imkan vermeyecek şekilde rulo yapın ve siz hazırlanana kadar nefes alması, hamur olmaması için tek tarafından alüminyum folyo veya streç film ile sıkıca sarın.

Evden çıkmaya hazır olunca, tamamını sarın! Bu sıcaklarda serin bir ortamda muhafaza etmeyi ve yanında yoğurt/ayran ve salata tüketmeyi unutmayın!

Kim demiş dürüm kilo yapar diye!

Afiyet olsun;

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...