29 Ekim 2010 Cuma

Yoksa sizin "en"iniz yok mu?

Makul olamıyoruz, hayatımız “en”lerden ibaret hep. Çocukken bize yöneltilen sorular ile başlıyor “en”ler... “En çok kimi seviyorsun anneni mi, babanı mı? Ağabeyini mi, ablanı mı?” Sonra okul yılları “En çok hangi dersi seviyorsun sosyali mi matematiği mi? Resmi mi müziği mi?” Herşeye eşit ilgi göstermemiz beklenmiyor bizden, hep bir şeyi daha çok sevmeliyiz!

Bana gelince, kişilere olan sevgimi hiç sorgulamadım, sevginin “en”i olmaz, herkesi kendince seversin; dersler ayrı, onlarla hiç bağ kuramadık zaten, ama güncel hayatıma uyarlarsam şayet soruyu işte benden ilk “en”. Sebzeciyim ben, bakliyatçıyım, et ile kaynaşamadım gitti. En çok sebze, meyve seviyorum ben; tazesinden, kıtır kıtır, sulu, leziz ve mevsiminde... Elma mı köfte mi deseniz, kaburga mı bezelye mi deseniz, kim galip gelir bana bakınca bir çırpıda çözersiniz!

Ete çok da meraklı olmayınca; sebzeye, meyveye dair daha çok tarif olacak burada, ara ara ete de yer olacak tabi satır arasında ama, mesela bugün brokoli var fırında...

Fırında brokoli ograten için malzemelerimiz,

  • 500 gr. brokoli
  • 150 gr. süzme yoğurt
  • 1 su bardağı cheddar peyniri (Kaşar da olabilir.)
  • 1 çay kaşığı hardal
  • 2 yemek kaşığı ekmek kırıntısı
  • Tuz – karabiber

Brokolileri çiçeklerine ayırın ve iyice yıkayın. Buhar tenceresine yerleştirin ve 8-10 dakika süre ile haşlayın. (Brokoli ile yarı yarıya karnıbaharda kullanabilirsiniz dolapta kalmışsa.)

Brokoliler haşlanırken, bir kapta rendelenmiş peynir, süzme yoğurt, hardal ve baharatı karıştırın.

Haşlanan brokolileri soğuk suya atıp çıkarın, cam veya seramik fırın tepsisine yerleştirin ve üzerine hazırladığınız yoğurtlu peynirli karışımı dökün. En üste de ekmek kırıntılarını serpin.

Önceden ısıtılmış 170-180 °C fırında, 20-25 dakika veya üzeri altın sarısı kızarana kadar fırınlayın.

Süt ürünlerini tüketen ancak et yemeyen vejeteryanlar için, ana yemek olarak ideal olan bu tarif, et tüketenler için de et yemeklerinin yanında, antioksidan niyetine garnitür olabilir pekala...

Sağlık olsun, afiyet olsun...

27 Ekim 2010 Çarşamba

Sebze sakinleştirir! Ama nasıl?

Ne zaman canım sıkılsa, yersiz mevzulara ya da sadece havadan olur ya (ben de) mutfağa girerim. Eskiden açar dolabın kapağını sıkıntıdan ne bulursam yerdim, şimdi çıkarıyorum sebzeleri neyin canımı sıktığını unutana dek doğruyorum, ince ince. Bazen o kadar ince doğramak için uğraşıyorum ki, bıçağa sebzeye odaklanmaktan dünyayı unutuyorum kendi halimde... Haliyle sakinleşince, bol bol julyen sebzeyi değerlendirecek tarif üretmek, mideyi ödüllendirmek gerekiyor. Ne de olsa, sıkıntı ile direkt saldırmadı gördüklerine, sakinleşti, uslandı...

Malum yeni tatlara olabildiğince açığım; baharat karıştırırım, sebzeleri meyvelere katarım, uyar mı diye az az yapar, tadarım. Şayet uyarsa, kara kaplı deftere kaydeder; misafire, dosta, kendimize pişiririm. Mesela et ve tavuk yemeklerinin yanına garnitür gerekir, her seferinde patates püresi veya kızartması ile servis edilmez, değişiklik yapmak, pratik ama leziz tarifler ile servisi cazip kılmak gerekir.

Sebzeleri doğradık sakinleştik, haydi, bir de pişirelim, sesleri kokuları ile keyiflenelim...

Hardallı, karamelize havuç için malzemelerimiz,

  • 450 gr. havuç ( 5 orta/büyük boy)
  • 1 yemek kaşığı esmer şeker
  • 2 tatlı kaşığı kalp dostu margarin
  • 4 yemek kaşığı sirke
  • 4 yemek kaşığı su
  • 1 çay kaşığı hardal
  • 2 yemek kaşığı maydanoz – süslemek için

Havuçları iyice yıkayıp soyduktan sonra, pişince kaybolmayacak, dişe gelecek şekilde ince parçalara kesin.

Tavaya margarini ekleyin ve eridikten sonra julyen havuçları tavaya alın. 4-5 dakika süre ile ara ara karıştırarak havuçları soteleyin. Havuçların üzerine şekeri ekleyin ve eriyene dek karıştırarak 1 dakika süre ile daha sote yapmaya devam edin. Şeker eriyince su, sirke ve son olarak hardalı ekleyin. Suyunu çekene kadar 10 dakika süre ile orta ateşte pişirin.

10 dakikanın sonunda ara ara karamelize, biraz yumuşak ama kıtır dokusunu yitirmemiş havuçları servis tabağına alın, maydanoz ile süsleyin, servise hazırız. Test edildi onaylandı, servis esnasında beraberinde sarımsaklı yoğurt da ikram edebilirsiniz.

Sayısız faydaları sebebiyle günlük beslenmemizde sıklıkla yer almasının, sağlığımıza büyük faydası olan havucu hazırlarken, farkettiyseniz şekerin erimesi süreci hariç çok da tavanın başında durmadık. Misafir geleceği zaman, içi sulu fırında tavuk yanına pek ala yakışabilir, üstelik salata ile eş zamanlı hazırlayabilirsiniz, o sizin hızınıza yetişir...

Damağınız lezzet dolsun, afiyet olsun,

25 Ekim 2010 Pazartesi

Pratik bir akşam yemeği...

Bugün ana malzememiz benim nispeten geç yemeye başladığım, geçtiğimiz 16 yıldır ise hala arayı kapatmaya uğraştığım mantar! Bilinçsizce, doğada rastgelindiği haliyle tüketildiği takdirde her ne kadar zararlı olabilse de, mantar aslen az yağlı yapısı ile diyetlerde sıklıkta tüketilen, demir ve protein açısından zengin bir sebzedir. Bitkisel en iyi protein kaynakları arasında sayılan mantar ayrıca pek çok vitamin ve mineral açısından da zengindir. Bu kadar faydalı bir sebze, bir de kısa süre içinde pişip yenilebilir hale geliyorsa, işten gelmiş yorgun halimizle daha ne isteyebiliriz ki...
Etli, tavuklu, hatta deniz ürünlü tencere ve güveç yemeklerinin destekleyicisi mantar, bazen birazdan sizlerle paylaşacağım pratik akşam yemeklerine de konu olabiliyor. Hani canınızın tam olarak ne yemek istediğini bilmediği, biraz tuzlu, biraz atıştırmalık, hafif geçiştirmelik ama lezzete hasret akşam yemekleri, özellikle Cuma ve Cumartesi geceleri...
Baget içi tavuklu mantar sote için malzemelerimiz,
  • ¼ baget ekmek
  • 1 yemek kaşığı zeytin yağı
  • 200 gr. Mantar
  • 50 gr. Tavuk göğüs
  • 2 çay kaşığı limon suyu
  • 1 yemek kaşığı krema
  • 2 yemek kaşığı taze soğan – yeşil kısımları dahil
  • 2 büyük kornişon turşu
  • 1 diş sarımsak (tercihen)
  • Karabiber – Tuz
Mantarları dörde, tavukları ise minik parçalara kesin. Yağ döktüğünüz teflon tavaya öncelikli olarak sarımsak ile tavuk parçalarını ekleyin ve orta ateşte pişirin. Tavuklar pembeliğini yitirince, dörde böldüğünüz mantarları ekleyin.
Mantarlar suyunu çekene kadar pişirin ve ardından krema ile limon suyunu ekleyin. Ara ara karıştırarak pişirmeye devam edin, krema ile limon suyu mantar ve tavuk parçalarına işlesin.
Son olarak taze soğan ile minik küpler şeklinde kestiğiniz turşu parçalarını ve tercih ettiğiniz baharatı ekleyin. 2-3 dakika daha pişirin.
Baget ekmeği önce ikiye bölün, ardından malzemeye yer açmak için içini çıkarın.
Tavuklu mantar soteyi ekmek sandallarının içine yerleştirin. Şimdi dilerseniz üzerine eriyen bir peynir dökerek fırına verin ekmeği kıtır hale getirin, dilerseniz salatanın eşliğinde tez zamanda tüketin.
Hem pratik hem de olası bir pizza siparişinden daha kısa sürede tabağınızda yemeye hazır! Sağlığımıza, hazır gıdaların verdiği zarar göz önünde bulundurulduğu takdirde, sizce de 15 dakika ocak başında sarfetmeye değmez mi?
Afiyet olsun,

22 Ekim 2010 Cuma

Ispanak kökü burada, 2 tarif bir arada...

“Kış geldi, yaşasın!” dedik geçen hafta çeşit çeşit ıspanak denedik. Duru Mutfak “Yeter yeşerdik” dedi. Aslında bu daha başlangıç idi, ama başka sebze-meyvelere de ilgi göstermek adına ufak bir mola verdik! Anne Müdürü “Ne oldu ıspanaklar, oğlum çok sevdi” dedi, dayanamadık, açtık dolaba bir baktık. Turistik Aile paketlemiş koymuş kenara, yumuk parmaklı minik şef ile ben yemek pişirirken; sayesinde havası alınmış bir torbada ıspanak kökleri, çürümemiş direniyor. Çıkarıp yıkayalım iyice, bakalım sınırlı malzemeli samimi lezzetler sıfayıtla, nasıl çıkacaklar karşımıza...

Mesela hani bazı sabahlar olur, hatta ne sabahtır ne öğlen, tam arada; uyanınca, lezzet ister damağınız, tuzlusu baştan ağır bassın uyandırsın, sonra tatlı ile dengeleriz nasılsa. Böyle sabahlar için lezzet dolu, mis kokulu bir omlet var sırada...

Kök Ispanak ve mantarlı omlet için malzemelerimiz,

  • 1 avuç dolusu ıspanak kökü
  • 5 adet mantar
  • 1 yumurta
  • ¼ kırmızı soğan
  • Tuz – karabiber - toz kırmızı biber

İnce ince dilimlediğiniz mantar ve soğan ile kökleri 5-7 dk kavurun.

Sebzelerin suyu çekilince tuz ve karabiber ekleyin, ardından yumurtayı kırın.

Dilerseniz karıştırın sarısı dağılsın, dilerseniz kapatın kapağını, kıvama gelsin bir kaç dakika, ekmek bandırılsın sarısına masada...

Önce göz sonra karın doysun, güne lezzet dolu bir başlangıç olsun...

Kahvaltı bitti, çaydanlığın ocağı söndü, eve bir göz atma zamanı şimdi. Şanslı günlerden birindeysek eğer herşey yerli yerindedir, değilse tez zamanda hizaya getirilmelidir. Evin genel hal ve gidişatında gerekli düzen sağlandı ise artık zamanıdır, akşam için menü planlanmalıdır. Düşünüp dururken der ya insan birden, neyin eksikliğini hissettiğini bilmeden “bir de şöyle, değişik bir şeyler”. Buyrun, masaya; renk, doku, tat katmak adına bir sunum daha hem de yine sınırlı malzemeli samimi lezzetler sıfatıyla...

Ispanak Kökü Salatası için malzemelerimiz,

  • 2 su bardağı ıspanak kökü
  • ½ limon
  • 1 yemek kaşığı zeytin yağı
  • 1 diş sarımsak

Buhar süzgecinde ıspanak köklerini 5 dakika süre ile haşlayın.

Haşlamayı acilen bitirmek ve yeşil kalmalarını sağlamak için buzlu ya da soğuk suya atın.

Suyunu süzdüğünüz kökleri yağ, limon ve sarımsak ile harmanlayıp servis edebilirsiniz. Taptaze, çıtır çıtır, hem de elimizin altında kalan malzemelerden bir servis daha çıktı soframıza.

Tüm bu malzemeler dolabı açıp baktığımızda; kendi türleri arasında sınırlılar, bir araya gelince ise oldukça samimiler, dolayısıyla pek lezzetliler!

Lezzet dolu günler...Afiyet olsun,

20 Ekim 2010 Çarşamba

Bir de böyle turp yiyelim...

Mutfakta büyüyüp; izleyerek, koklayarak yemek pişirmeyi öğrenenlerdenim ben. Okuldan gelip mutfağa girer, annemle “akşam üzeri 5 çayı” keyfi yapardım. Odam vardı olmasına ama, sınav stresi tavan yapmadan, anlamadım hiç çalışmanın dikkat dağılmadan yapılması gerektiğini... Üzerime yemek kokusu sine sine çözdüm şimdikilerin yanında vızıltı kalan, ama o günlerde tek derdim olan havuz problemlerini!

Testler, sınav dolu stressli günler, çözülmediği halde hep “cevap anahtarı hatalı” sıfatını alan sorular bitti, geriye kokular kaldı. Bir gün daha da detaylı anlatırım onları... Şimdi pişen yemekleri; marine etleri, harçları, sebzeleri kokluyorum. Eski günler gibi kokarsa pişmiş, tadı tuzu tam demektir, tatmaya bile gerek yok! Ama diğer taraftan alıştığımdan öte sebzelere, meyvelere, kendilerini bana farklı şekilde sunmaları için bir şans daha veriyorum!

Bugünün şanslısı hangisi mi?

Sote turplu patates salatası için malzemelerimiz,

  • 2 orta boy patates
  • 4-5 minik turp
  • ¼ kırmızı soğan
  • 3-4 yaprak kıvırcık salata
  • 1,5 yemek kaşığı zeytinyağı
  • ½ limon

Baharatlı mayonez sos için,

  • 1 tatlı kaşığı mayonez
  • 1 yemek kaşığı zeytin yağı
  • ½ limon
  • ½ tatlı kaşığı İtalyan baharatı

Patatesleri soyun ve haşlama sürecini hızlandırmak için kuşbaşı doğrayın. Salata yaprakları ile soğanı da ince ince doğrayın. Turpları temizledikten sonra 4 parçaya bölün.

Patateslerin cinsine göre 10-15 dakika süre ile haşlayın, dilerseniz buhar süzgecini de kullanabilir ve kabuklarını da yanına ekleyebilirsiniz. Böylece patatesin vitamin ve minerallerini içeren sebze suyunuz da çorbaya katılmak üzere hazır olur.

Patatesler haşlanırken 4 parçaya böldüğünüz turpları, yarım yemek kaşığı yağ döktüğünüz teflon tavada karıştırarak, kenarları altın rengini alıncaya kadar, yaklaşık 5 dakika soteleyin.

Patatesler haşlanınca süzün ve ılınırken üzerine 1 yemek kaşığı zeytinyağı ile limon suyu dökün.

Patatesleri, salata ve soğan ile karıştırın. Patateslerin ısısı ile soğan ve salata suyunu verecek tatları bir güzel karışacaktır. Ardından sote turpu ekleyin.

Son olarak salatanızın üzerine mayonez, zeytinyağı, limon ve İtalyan baharat karışımıyla hazırladığınız sosu dökün. Servise hazırız!

"Olur mu, olmaz mı" demeyin, deneyin... Turp bu şansı haketti bence!

Afiyet olsun!

18 Ekim 2010 Pazartesi

Pek ala galeta...

Doğalgaz fiyatlarıyla paralel artış gösteren isli hava henüz İstanbul’u teslim almadan, yağmurun ardından yıkanmış temiz bir hava vardı dün. Bunu fırsat bilen herkes sokaklardaydı, kimi sahilde yürüdü kimi kıtalararası... Öyle veya böyle, karanlık havalar içimizi karartıp bizi eve hapsetmeden evvel İstanbul’da yaşayan pek çok kişi nispeten güneşli bir Pazar’ı geride bıraktı!

Bu günlerin kıymetini biliyorum ve ben de fırsat buldukça yeşiller arasında ya da maviye karşı yürüyüşlerime devam ediyorum. Azimliyim bu kış kilo almayacağım, yediklerime dikkat edeceğim, kendimi karanlık günlerin umutsuzluğuna kaptırıp tatlıya adamayacağım ve kış dahi olsa yaz gibi su içmeye devam edeceğim!

Kararlıyım, sağlıklı beslenmek istiyorum, ama tatsız tuzsuz ile değil lezzetle doymak istiyorum! Ana öğünlere verdiğim önemi biliyorsunuz, ara öğünlerime de aynı önemi veriyorum ve onları da aksatmıyorum, lezzet ile dolduruyorum, mesela bazen galeta yiyorum!

Lezzet ile galetayı aynı tarifte bir araya getiren baharatlı galeta için malzemelerimiz,

  • 2-2,5 su bardağı tam buğday unu + unlamak için ekstra
  • 2 tatlı kaşığı zeytinyağı
  • 1 su bardağı az yağlı/yağsız süt
  • 1 tatlı kaşığı tuz
  • 1 paket hazır hamur mayası
  • Baharat

Unu eleyin ve içine sıra ile oda sıcaklığındaki sütü, zeytinyağının 1 tatlı kaşığını, tuzu ve aktive edilmeye gerek olmayan, hazır mayayı ekleyin. Tahta kaşık ile 5-10 dakika arasında sürekli olarak karıştırın. (Evet zahmetli ama telafi edecek, inanın!)

Ellerinizi unlayın ve hamuru bir top haline getirin. Hamuru bir kaba alın, çevresine kalan 1 tatlı kaşığı zeytinyağını sürün ve mevcut halinin iki katına çıkması için önceden en kısık ısıda açmış olduğunuz fırına yerleştirin.

60°C - 75°C arası olan fırınınızda yaklaşık yarım saat sonra, bıraktığınız halin iki katı bir hamur bulacaksınız.

Hamuru, içinde bulunan havayı çıkarmak için, unladığınız ellerinize ile kısa süre için yoğurun. Ardından denemek istediğiniz baharat adedi kadar parçaya bölün. Böldüğünüz parçaları tek tek arzu ettiğiniz baharı ekleyip, tekrar yoğurun ve ardında unladığınız alanda oklaya ile açın. 1,5 cm eninde kesin ve kestiğiniz parçaları dilerseniz iki ucundan aksi yönlere çevirerek burgu yapın, dilerseniz iki ucunu birleştirin halka yapın ya da sadece iki eliniz arasında çevirin ve standart bir galeta yaratın...

Bu hamur ile 30-35 adet galetanız olacak! Ama önce 220°C’de 10-15 dk. altın rengi alana dek pişirin!

Peki ben hangi baharatı denedim? Kırmızı biber, mavi haşhaş, fesleğen, nane, kurutulmuş dere otu ve kurutulmuş maydanoz... Zor değil inanın, Pazar günü yapın, tüm hafta yanınızda taşıyın!

Afiyet olsun,

14 Ekim 2010 Perşembe

-i hali, -de hali... Bu ıspanağın hangi hali?

Kendimize, formumuza daha fazla özen göstermemiz gereken, korku dolu aylar geldi çattı. "Neden?" derseniz. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, kış aylarında insanlar da balıklar gibi biyolojik reaksiyon gösteriyorlar ve kendilerini soğuğa karşı korumak için yağlanıyorlar. Başka bir ifadeyle, ısı değişimine karşı kendimizi dengelemek için yediklerimizi yağ olarak stokluyoruz. Bir bu eksikti, değil mi? Onca kazak, kaban boşuna bayanlar; bünye bu, kendi döngüsünde kavruluyor işte...

Ancak o kadar da kötü bir şey değil, hemen paniğe kapılmayın, öyle ki savunma mekanizmalarının devreye girmesi, gribal enfeksiyonlara karşı korunmamız için bu yağa ihtiyacımız var. Ancak rehavete de kapılmamak gerekli; bilinçli aktiviteye, sportif faaliyetlere devam edelim, sonra t-shirtler meydana çıkınca göbek derdine düşmek, çareyi hızlı rejim programlarında aramak daha sinir bozucu.

Pratik leziz öğünler”e başlarken bahsetmiştim; günde 9-10 saat çalışıyorum, bol bol da oturuyorum, gün içi hareketim evden işe, işten eve, bu arada bir kaç basamaktan hallice. Dolayısıyla yediklerime dikkat etmeye, ara öğünlerimi pas geçmemeye özen gösteriyorum; beslenme çantam var, işe her gün sağlıklı ara öğünler, bazen de ana öğün ile geliyorum. Beslenme çantasının karizmasına darbe indirdiğini söyleyen çocuklarınız var ise beni örnek gösterebilirsiniz!

Ara öğünler demişken ve son günlerin yıldızı ıspanak iken, tam buğday unu ile harmanlayıp, sağlıklı bir formül yaratmamak olmaz diye düşündüm. Buyrunuz yemyeşil, doyurucu ve sağlıklı bir kurabiye...

Ispanaklı kurabiye için malzemelerimiz;

  • 2-3 avuç dolusu ıspanak
  • 3 bardak tam buğday unu
  • 1 yemek kaşığı (kalp dostu) margarin (oda sıcaklığında)
  • 1/2 bardak esmer şeker
  • 1 yumurta (oda sıcaklığında)
  • 1 yemek kaşığı vanilya
  • ½ çay kaşığı tuz
  • 1 çay kaşığı muskat rendesi
  • 1 çay kaşığı zencefil

Bir kasede karıştırdığınız kuru malzemeleri, eleyip havalandırarak tüm malzemeleri harmanlayacağınız kaba alın. Bu arada fırınınızı önceden ısınması için 180°C ye ayarlayın.

Ispanakları, (kurabiyenin içinde ne olduğu anlaşılamayacak hale gelene kadar) ince ince doğrayın. Hem böylece bakarsınız ıspanak yemeyen çocuklarınıza da yutturabilirsiniz yedirebilirsiniz!

Kuru malzemenin olduğu kaba, vanilya hariç tüm malzemeyi ekleyin ve hamur olana dek yoğurun. Son olarak vanilya ekleyin ve bir dakika daha yoğurun.

Dilerseniz minik parçalar kopararak yuvarlayıp, dilerseniz kopardığınız gibi doğal hafif yumuşak haliyle yağlı kağıt serdiğiniz fırın tepsisine dizin.

Rengi dönene kadar 15-20 dakika süre ile pişirin.

Sonuca gelince, faydaları sebebiyle ben tam buğday unu kullanıyorum, beyaz un ile daha yumuşak ve pek çoğunuza göre daha cazip olur eminim. Ayrıca ıspanağın tatlıda yer alması alışık olmadığımız, farklı bir tat, ama emin olun sağlıklı, lezzetli, besleyici ve doyurucu.

Ara öğünlerinizi unutmayın! 2 adet kurabiye çantaya, bir-iki porsiyon da meyve yanına...

Öğünleriniz sağlık dolsun, afiyet olsun.

12 Ekim 2010 Salı

Ispanak bugün de çorbada...

Çocukken herşeyi yemez insan, reklamlarda/arkadaşlarında gördükleri ağır basar, huysuzlukları azaltmak için öğlen ya da akşam tabak ev tipi abur cubur ile dolar. Ev tipi nispeten faydalı, galonlarca binbir kere kullanılmış yağda kızartılmıyor, bir yerinden tutup anne eli onu makul kılıyor. Ama gerçekleri görünce malum kişi büyüyüp de, check-up annenin babanın yaptırdığı bir şey olmaktan çıkıp sıra kendisine gelince, en azından yaşının yaklaştığını farkedince daha bir sarılıyor sağlıklı yaşama ve doğal besinlere.

Sağlıklı yaşam, beslenme derken herşey, hep altını çizdiğimiz, kendimize sürekli hatırlattığımız gibi, mevsiminde güzel. Bu mevsimsel döngüde ıspanak, farketmişsinizdir son günlerdeki gözdem, çoktan salata ve garnitür/sos olarak iki halde tarifler arasında yerini aldı bile, sırada çorbası var ki pek doğal sebze suyu ile...

Sebze Suyuna Ispanak Çorbası için malzemelerimiz,

  • 500 gr. ıspanak
  • 1 orta boy patates
  • 1 büyük boy havuç
  • 1 orta boy soğan
  • 3 bardak su
  • 1 bardak yağsız/az yağlı süt
  • 1-2 yemek kaşığı zeytinyağı
  • Tuz, karabiber, kırmızı pul biber
  • Limon suyu – isteğe bağlı

Ispanak çabuk piştiği için havuç ve patatesin pişmişine ihtiyacımız var bu tarifte. Bu sebeple hem sebzeleri yumuşatmak hem de sebze suyu yapmak adına havuç ve patatesi dilerseniz soyup, dilerseniz soyduğunuz kabuklar da yanında 3 su bardağı su koyduğunuz buhar tenceresinde 10-15 dakika süre ile haşlayın. Arzu ederseniz biraz defne yaprağı biraz da tane karabiber ve birazdan kavurmaya başlayacağınız soğanlardan da ekleyebilirsiniz. Sebzelerin en faydalı, tüm vitamin ve minerallerin saklandığı yerleri kabuklarıdır, çorba yapmayacağınız zamanlarda bile, başka bir tariften arta kalan, iyi yıkadığınız sebzelerin kabuklarını, köklerini, baş kısımlarını bir tencerede direkt su için de veya buhar tenceresinde kaynatıp sebze suyu üretmek adına kullanabilirsiniz. Bugün olmaz yarın kullanırsınız ne farkeder...

Sebzeler haşlanırken, başka bir tencereye ince doğradığınız soğanları ekleyin ve zeytin yağı ile hafif renkleri dönene kadar kavurun, rengi değişince tencereye patates ve havuç ile ıspanakları ekleyin. Bir kaç dakika ara ara karıştırın, izin verin ıspanak da kendi suyunu bıraksın. Ardından buhar tenceresinin içinde kalan sebze suyunu ekleyin. 3 bardak su, yaklaşık 2,5 bardağa dönmüş olacak ve süt ile zengileştirdiğimizde bu miktar bize yetecek.

Karıştırarak sütü de ekledikten sonra 8-10 dakika süre ile tüm lezzetlerin kaynaşmasına izin verin. Süre sonunda blender yardımıyla sebzeleri püre haline getirin ve tuz başta olmak üzere arzu ettiğiniz baharat ile çeşnilendirin.

Patatesin yatıştırıcılığı, havucun iç ısıtan tadı, ıspanağın tazeliği, sütün işbirliği ile karşınızda benim gerçekten lezzetli bulduğum bir çorba, hem de vitamin deposu sebze suyuna. Az yağ ile ve bulyon kullanmadan da lezzet oluyor pekala. Taneli severim derseniz, blender ile ezmeden önce bir kaç parça ıspanağı tencereden bir tabağa alın, sonra tekrar eklersiniz.

Çorba listemiz uzayadursun, katkısız ve doğal lezzetler ile afiyet olsun,

9 Ekim 2010 Cumartesi

Kışa merhaba, ıspanak sofrada...

Bugün, yavaş yavaş sonuna geldiğimiz “kış geliyor” etkinlikleri çerçevesinde, yazlık-kışlık kıyafet dönüşüm işlemlerini tamamlamış bulunuyorum. Dolaplarımı düzenledim, yumuşacık, mis gibi naftalin ve sabun kokan kazaklarımı hurçlardan çıkardım. Askılıları, yazlık giysilerimi yıkanmış olmalarına rağmen; belki deniz kokusu sinen vardır diye, son bir kez daha koklayarak hurçlara yerleştirdim. Bu iş bittiğine, yorganlar da ortaya çıktığına göre, resmi olarak kış geldi değil mi?

Kışlıklar sırf gardroplarda yerini almadı tabiki; buzdolapları, kilerler de kışlık doldu... Şimdi meydan kök sebzelerin, bakliyatın, çorbanın, turşunun, yazdan yadigar domates salçasının! Bunlar arasındaki ıspanak ise benim bugünlerdeki gözdem! Geçen günlerde salatamıza kattık; bugün bir parça tavamıza atalım, hem protein alalım, hem life doyalım, koyu yapraklarından gelen zengin A-C vitamini ile tam tehlikeli mevsimde hastalıklara karşı korunalım, demir ile kanlanıp canlanalım!

Sütlü Peynirli Ispanak Sote için malzemelerimiz;

  • 500 gr. ıspanak
  • 2 yemek kaşığı krem beyaz peynir
  • ½ kuru soğan
  • 2 yemek kaşığı kepekli un
  • 1 ½ az yağlı/yağsız süt
  • 1 yemek kaşığı zeytinyağı
  • 1-2 diş sarımsak
  • ½ çay kaşığı muskat rendesi
  • ½ çay kaşığı karabiber

Süslemek için;

  • 1-2 yemek kaşığı dolmalık fıstık
  • 1-2 yemek kaşığı parmesan peyniri

Öncelikle tava hazır temizken, süslemek için kullanacağınız fıstıkları kavurun. Ne kadar az bulaşık, o kadar keyif, değil mi? 1-2 dakika içinde kavrulan fıstıkları kenara alın ve hep beraber asıl tarifi hazırlamaya başlayalım.

Teflon tavada yağı biraz kızdırın, soğan ve ardından sarımsağı ekleyerek 5 dakika süre ile orta ateşte kavurun. Tavaya un serpin ve karıştırarak bir dakika daha kavurun. Ocağı iyice kısın ve yavaş yavaş sütü ekleyin, unun topaklanmaması için çırpın.

Muskat, tuz ve biber de ekledikten sonra krem beyaz peyiniri ekleyin ve pürüzsüz bir karışım olana dek karıştırın.

Son olarak ıspanağı ekleyin.

Ispanakların tamamı sosa bulanıp, ıspanaklar suyunu verene, nispeten diriliğini yitirene kadar 5 dakika boyunca ara ara karıştırarak pişirin.

Son dokunuş, yumuk parmaklı minik şeften! Sütlü peynirli ıspanak soteyi baştan kavurduğumuz çam fıstıklarıyla ve parmesan peyniri rendesi ile süslüyoruz.

Sütlü peynirli ıspanak soteyi, makarnalarınızın üzerinde sos olarak servis edebileceğiniz gibi tavuk ve et ızgaranın yanına da garnitür olarak ekleyebilirsiniz. Hatta sadece verev kesilmiş baget ekmek dilimleri üzerinde bile misafirlerinize sunabilirsiniz.

Sezonu açalım dedik, balkabağını geçen ay dört şekilde tükettik. Artık tam zamanı madem, ıspanağın da bir serisi olmalı. Tatlısıyla, tuzlusuyla her haliyle soframızda yerini almalı. Biz henüz yalın halinde yedik, bugün tavada çevirdik her ikisini de pek sevdik. Bakalım bir sonraki gönderide ıspanak gözümüze girmek için neler yapacak? Takibe devam...

Afiyet olsun,

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...