30 Haziran 2010 Çarşamba

Baharat ile gelen şifa...

Size anason, meyan balı, çivit, çöp çimi, çörekotu, darı, galanga, hardal, havlıcan, Hindistan cevizi, Hindistan çiçeği, hıyarşembe, kakule, karabiber, karanfil, kimyon, kişniş, zaferan, meyan balı, kebabe, karahalil, limon tuzu, udülkahır, iksir şekeri, topalak kökü, mürrüsafi, portakal çiçeği, portakal kabuğu, ravent, raziyane, safran, sakız, kara halile, sarı halile, sinameki, tarçın, topalak, vanilya, zencefil, zerdeçöp ve günbalı desem aklınıza ne gelir?

Hayır! Aktarda gördüklerimi not edip, burada da bilmiş bilmiş sıralamıyorum! Üstelik ben bu kadar baharatı bir çırpıda afiyetle yedim desem!

Ciddiyim! Abartmıyorum...

...

Pek çoğu sadece aktar raflarında gördüğümüz, hangi yemekte ya da nerede ne maksatla kullanıldığını kapsamlı olarak bilmediğimiz bu baharat cinsleri bundan 470 sene önce Manisa’da bir araya getirilerek, hastalanan Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim’in eşi, Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Hafsa Sultan’a şifa vermiştir.

41 çeşit baharatla karıştırılarak hazırlanan bu macunu yiyerek sağlığına kavuşan Hafsa Sultan, kendisi gibi, pek çok tedavi denenmesine karşın şifa bulamayan hastalara da bu macunun verilmesini istemiş ve böylece – aslında Mart ayında bloga eklemem gereken yazıya konu – mesir macunu ve halkın macunu sürekli istemesi beraberinde şenlikleri doğmuştur. Şenlikler, kağıtlara sarılan macunların, Sultan Camii’nin kubbe ve minarelerinden saçılması ile gelenekselleşmiş ve halk, her yıl 21 Martta Sultan Camii önünde toplanmıştır. Hali hazırda şenlikler “Manisa Mesir Şenlikleri” adıyla süre gelmektedir.

Eskiden tadı nasıldı, şimdi fabrikasyon olmasıyla beraber farklılaşmış mıdır bilmiyorum, ben ilk defa geçtiğimiz hafta Manisa’dan geçerken merak edip, yeme fırsatı yakaladım. Ağırlıklı olarak karabiber ve tarçın tadını aldığım mesir macunu, yüz yıllardır halk arasında iştah açıcı, kan dolaşımını düzenleyici, yorgunluğu giderici, hormonları çalıştırıcı özellikleriyle canlandırıcı, şifa verici olarak nitelenmiştir. Nitekim yedikten sonra belki kan şekerinizin yükselmesi sebebiyle belki de uyarıcı baharat türleri sebebiyle bir ferahlık, dinçlik hissediyorsunuz.

Aslında günümüz kronikleşen rahatsızlıkları yorgunluk, stress ve uykulu olma halini düşününce mesir macunu ve etkileri, sizce de kulağa çözüm gibi gelmiyor mu? Onca baharatın insana etki etmemesi imkansız, mesela;

  • Hindistan Çiçeği: Hazım kolaylaştırıcı etkisi vardır.
  • Kakule: Lezzet verici, iştah açıcıdır.
  • Karabiber: Öksürük kesici, uyarıcı ve baharat olarak kullanılılır
  • Kebabe: İdrar ve solunum yolları antiseptiği olarak kullanılır.
  • Portakal Çiçeği: Mîdeyi uyarıcı, koku verici olarak kullanılır.
  • Safran: Çarpıntı giderici ve ferahlık vericidir.
  • Tarçın: Kabızlığı ve karın ağrılarını giderir.
  • Zencefil: Nefes darlığı, soğuk algınlığı ve astıma karşı kullanılır.

Bizler de Atalarımızın izinden gidiyor ve şifayı baharatta, doğadan gelen otlarda aramıyor muyuz zaten? Vücudumuz su tutuyor, iki tutam kiraz sapını, mısır püskülü ve ısırgan ile demleyip içiyoruz. Yemeği fazla kaçırıp suçu, içtikte yarayan suya atıyor, hazım için biberiye, rezene, funda kaynatıyoruz. Genlerimizde var bir kere, biz baharatı, baharatla gelen şifayı seviyoruz...

Doğa(l)dan vazgeçmeyin, şifayı uzaklarda,yapay ürünlerde aramayın...

Ve denemediyseniz mutlaka mesir macunu bir defa deneyin...

Afiyette kalın,

1 yorum:

Adsız dedi ki...

o Evet, muhtemelen bu yuzden

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...